İİK. 265/1 hükmü uyarınca ihtiyati hacze itirazı inceleme görevinin ihtiyati haciz kararını veren mahkemeye ait olacağı-
Vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olduğu ve vekil edeni bağlayacağı, vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu hususun vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalacağı, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamayacağı, ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmamasının, Medeni Kanun'un 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesi gerekeceği, söz konusu yasa maddesinin buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulmasının zorunlu olduğu, aksine düşüncenin kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olacağı, oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyetin korunmadığı, daima mahkum edildiği, nitekim uygulama ve bilimsel görüşlerin bu yönde geliştiği ve kararlılık kazandığı-
Pay sahiplerinin şirkete sermaye olarak verdiklerini geri isteyemeyeceği; tasfiye paylarına ilişkin haklarının saklı olduğu, dolayısıyla, kooperatifin iflasına karar verilmesi halinde, kooperatifin iflas masasına kaydedilmesini isteyemeyecekleri, zira üyelerin kooperatif sermayesi mahiyetinde ödedikleri meblağların öncelikle ''kooperatif borçlarının'' ödenmesi için kullanılacağı, şayet iflas tasfiyesi sonucunda artan meblağ kalırsa, kalan bu meblağ üzerinde kooperatif üyelerinin payları oranında hak sahibi olacakları, bu nedenlerle iflas sıra cetvelinin düzenlenmesi aşamasında üyelik aidatı olarak kooperatife konulan sermayenin masaya kayıt-kabulünün mümkün olmadığı, davacının kooperatif üyesi olduğu ve ödediği bedelin sermaye payı olduğu, bu nedenle davacının sermaye payını iflas masasına alacak olarak kaydettiremeyeceği dikkate alınarak davanın tazminat yönünden de reddi gerekirken bedelin iflas masasına kaydının doğru olmadığı-
Uyuşmazlık, davalı sigorta şirketi tarafından Karayolları Motorlu Araçlar İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası (İMMS) Poliçesi ile teminat altına alınan aracın karıştığı trafik kazası sonucu davacıların desteğinin vefat etmesi nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir...
Tapuda kargir ev ve arsa vasfındaki dava konusu taşınmaz üzerindeki bağımsız bölümün davacı ve ölen eşinin aile konutu olduğu; konutun "aile konutu" olduğunun tespitine karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 4. bendinde, borçlunun çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri haczedilemeyeceği düzenlenmiş olup, bu maddeye dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkının şahsi hak niteliğinde olduğu, iddiada bulunan kişinin çiftçilik yapıp yapmadığı ve haczedilen taşınmazın borçlunun ve ailesinin geçimi için zorunlu olup olmadığı araştırılarak sonuçlandırılması gerektiği, bu nedenle, henüz kendisine takip yöneltilmemiş mirasçının kendisi ve ailesinin ihtiyacı nedeniyle bu yargılamaya devam etmesinin mümkün olmadığı, somut olayda, şikayetçi borçlunun yargılama sırasında ölümü nedeniyle maişet iddiasının dayanağı ve dolayısıyla haczedilmezlik şikayetinin konusu kalmadığından, mahkemece istemin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili istemli dava devam ederken davacının dava konusu taşınmazları satın alındığı kısıtlılık şerhi nedeniyle davacının söz konusu taşınmazlarda tarım yapmak kastıyla hareket ettiğinin kabul edilemeyeceği, bu nedenle davacının taşınmazları satın almasının yegane sebebinin, işbu davada belirlenecek olan tazminatı devralabilmek olduğu, satın alınan taşınmazların tasarrufunda yasal bir nedenle kısıtlılık hali mevcutken ve işbu tazminat davası devam ederken satın alınmasının dürüstlük kuralının en önemli türlerinden biri olarak değerlendirilen çelişkili davranma yasağına aykırı bir mahiyetinin bulunduğu ve bu nedenle taşınmazlar için belirlenen tazminat bedelinden %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılması isabetli görülmediği-
Davaya konu bononun kanunen emre yazılı olduğu anlaşılarak ve ciro ile devre konu olması nedeniyle davacının ödeme niteliğindeki şahsi defisini temlik cirosu ile seneti alana ileri sürmesinin mümkün olmadığından itiraz davasının reddine karar verileceği-
Hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu, ehliyetsizliğin saptanması halinde diğer nedenlerin incelenmesi gereğinin ortadan kalkacağı, ehliyetsizlik iddiasının öncelikle inceleneceği, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanacağı ve varsa miras bırakana ait sağlık kurulu raporları ile birlikte Adli Tıp Kurumuna gönderilerek miras bırakanın akit tarihinde ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınmasının gerekeceği-
4. HD. 13.04.2023 T. E: 2021/27151, K: 5377

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.