Haczin 3. kişinin ticaret sicilde kayıtlı iş yeri adresinde yapıldığı, haciz sırasında borçlu şirket yetkilisi veya ortağı hazır olmadığı gibi, borçluya ait herhangi bir belge bulunmadığına göre mülkiyet karinesi davacı 3. kişi lehine olup, davanın İİK m. 96 gereğince 3. kişi tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı, mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
İİK'nın 278/III-1 maddesinde bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığı ve iptale tabi olduğu; buna ilaveten davalının bu akrabalıktan dolayı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun iptalinin gerekeceği (İİK. mad. 280/I-II)-
Her ne kadar çekte vade olmaz ise de ticari hayatta çeklerin de bono gibi vadeli (ileri tarihli) kullanıldığı bilinen bir gerçek olduğundan, davacı ile davalı borçlu arasındaki takip konusu çeklerin verilmesini gerektirir ticari ilişki ve borcun doğum tarihinin tespiti amacıyla taraf vekillerine bu yöndeki delillerini bildirmesi için süre verilmesi, gerektiğinde davacı ile davalı borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Davanın ön koşul yokluğundan reddi halinde, davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabileceği, iflas erteleme talebinde bulunan borçlunun  talebi "aktifinin pasifinden fazla olduğu" gerekçesi ile ret edilmiş olduğundan, tasarrufun iptali davasının kabulünün isabetsiz olduğu- Dava konusu bağımsız bölümlerin borçlu tarafından borcun doğumundan çok önce devredildiği anlaşıldığından, mahkemece davanın ön koşul yokluğundan reddi gerektiği-
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, davalı borçlunun aciz hâline, davalı borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olmasına, borcun doğum ve takip başlangıcı ile taşınmazların devir tarihleri itibarıyla yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmesine, bu tür geçici hukuki korumalara ilişkin kararların nitelikleri ve öngörülen amaç itibarıyla dosya üzerinden ve taraflarca sunulan tüm deliller sunulmaksızın verilmesinin kanunun amacına aykırı olmamasına, İİK'nın 281/2. maddesi gereğince teminatın lüzum ve miktarının takdirinin mahkemesine ait olmasına, ihtiyati haciz kararının dava dilekçesinde gösterilen ve harçlandırılan miktarla sınırlı olarak verilmesine göre; verilen kararda, dosya içeriği ile usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesinin isabetli olacağı-
Borcun doğumundan sonra, borçlunun mali durumu konusunda bilgi sahibi olan davalı üçüncü işiye yapılan işyeri devrinin danışıklı olduğu kabul edilmesi gerektiği- Danışıklı işyeri devri alacaklının haklarını etkilemeyeceği- İşyeri devrinin danışıklı olmadığı düşünülse de, bu devrin İİK'nun 44.madde koşullarına uygun olarak yapıldığı iddia ve ispat edilmediğinden alacaklının hakları yine etkilenmeyeceğinden davacı alacaklının davasının kabulüne, aksi halde, yani devir borcun doğumundan önce yapılmış ise alacaklının açtığı davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, dosya kapsamından borçlunun borcun doğumundan ve takipten sonra 14.04.2011 tarihinde boşanma davası açtığı, her iki davalının anlaşarak boşandıkları ve aynı gün kararı temyiz etmeyerek kesinleştirdikleri, boşanma protokolü ile dava konusu taşınmazın devrinin kararlaştırıldığı, bu tasarrufun karşılıksız olduğunun anlaşıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş olmasının yerinde olduğu-
Limited şirketteki payı devralan ortağın, devirden önceki dönemle ilgili şirket borçlarından da payı oranında sorumlu olduğunun gözetilmesi gerektiği-
Davacı taraftan alacağın doğumuna (tasarruftan önce olduğuna) ilişkin delil sorulmadan ve bu konuda davacı vekiline kesin süre verilmeden ve kesin süreye uymamanın sonuçları da hatırlatılmadan -tensiple verilen süre HUMK mad. 163’e uygun olmadığı halde- mahkemece ‘borcun tasarruftan sonra doğması’ nedeniyle davanın reddine karar verilemeyeceği-
İptâl davalarında, borçlu ile işlemde bulunan davalı -üçüncü kişilerin, "dava konusu taşınırları/taşınmazları satın alabilecek mali güce sahip olup olmadıkları"nın mahkemece araştırılması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.