Dava konusu taşınmazın komşu parsel tutanaklarına göre 30.08.2006 tarihinde paftasında yol olarak gösterilmek suretiyle belirtildiği, o tarihten 12.04.2010 dava tarihine kadar kazanma süresi ve koşullarının geçmediği, davanın bu nedenle reddine karar verilmesinin gerekeceği-
20. HD. 18.09.2019 T. E: 2016/14771, K: 4961-
Tespite itiraz edilmiş olsa da, olmasa da, komisyonca kadastro tespiti değiştirilmiş bulunsa da, bulunmasa da askı ilanı suretiyle kişilere duyurulmuş olan tespite karşı itiraz eden ya da etmeyen, herkesin askı ilanı süresi içerisinde kadastro mahkemesine dava açabileceği, askı ilanının, tespitin ya da tutanağın askı ilanından evvel kesinleşmesini önleyeceği, askı ilanı tarihlerinin kadastro mahkemesine herkes bakımından sınırlama olmaksızın dava açabilecek günler olduğu, böylece herkesin süratle kadastro mahkemesinde hakkını arayabileceği, aynı parselle ilgili farklı kişiler yönünden aynı anda farklı mahkemelerin görev yapamayacağı, aynı parsele ilişkin yargılamada bütünlüğün de sağlanmış olacağı, askı ilanı müessesesi tespit ve tutanakların kesinleşmesini önlediği için, askı ilan süresi içerisinde açılan davalarda genel mahkemelerin görev yapmasının mümkün olmayacağı-
Orman kadastrosuna ve kadastro tespitine itiraza-
Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği-
Soyut nitelikteki bilirkişi ve tanık beyanları bir değer taşımayacağından taşınmaz üzerinde yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan, zilyetliğin başlangıcı, süresi ve niteliği konusunda yer ve zamana dayalı bilgiler alınması; davacılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmesinin gerekeceği-
Mahkemece dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesinin ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesinin gerekeceği-
Kadastro işleminden kaynaklanan uyuşmazlıklardan dolayı meydana gelen zararın, MK. 1007’nin düzenlediği tapu sicilinin tutulması ile ilgili olmadığı ve bu nedenle de Hazinenin sorumluluğunu gerektirmediği–
Dava konusu taşınmazın kadastro tutanaklarında herhangi bir vakıf şerhi mevcut olmayıp, bu haliyle kadastro tespiti kesinleşmiş ve sonradan tapu siciline Vakıf Şerhinin işlendiği tarihe kadar, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. fıkrasında öngörülen on yıllık hak düşürücü süre geçmekle, tapu kayıt maliki olan davacı yararına tamamlanmış bir hukuki durumun oluştuğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.