Ödeme emri tebliğ işleminin, “ Adreste kimse bulunamaması üzerine, adresin kapalı olması sebebi en yakın komşu, kapıcı veya yöneticiye sorulmuş, verilen sözlü beyanda muhatabın geçici olarak çarşıya gittiğinin beyan edilmesi üzerine tebliğ imkansızlığı sebebiyle tebliğ zarfı (ismi ve yetkili olduğu mahalle net olarak okunamayan) muhtara teslim edilmiş olup, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmıştır. Ayrıca en yakın komşusu F.D.'a haber verildi....” şerhi ile Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılmak istendiği, ancak tebliğ mazbatasında, bilgisine başvurulan kişinin kim olduğu ve sıfatı konusunda hiçbir bilginin bulunmadığı, beyanlarının tebliğ mazbatasına yazılıp imzalatılmadığı, imzadan çekinme hali var ise, bu durumun da tesbit ve tevsik edilmediği, dolayısıyla yapılan tebligatın usulsüz olduğunun anlaşıldığı, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğin, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı-
Evlenmenin butlanı davasında verilen yetkisizlik kararı, davacı tarafından temyiz edildiğinden, davacının dava tarihi itibarıyla merkezi adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin nüfus müdürlüğünden sorulması ve taraf delilleri toplanarak yetki itirazının hadise şeklinde incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Dava, ortaklığın giderilmesi davasında davanın kabulüne dair verilen karara karşı yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.Davacı vekili; ... parselde muris N. D. adına kayıtlı taşınmazın tapusunun iptali ile davacı K. C. D. adına tesciline karar verildiğini ancak tapu kayıt maliki N. D. mirasçılarından D.’ye dava dilekçesi ve gerekçeli kararın usulüne uygun tebliğ edilmediğini ileri sürerek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.Mahkemece dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilip, savunma ve delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan adı geçenin savunma ve hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş,bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
Tahliye-
Mahkemece, satış ilanının tebliğe çıkarıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10., 21.ve 35.maddeleri hükümleri doğrultusunda borçlunun adrese dayalı kayıt sisteminde adresin mevcut olup olmadığı belirlendikten sonra tebliğ işleminin anılan madde hükümlerine ve dolayısıyla usulüne uygun olup olmadığı belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalı ile davacının "adres kayıt sisteminde" kayıtlı olan yerleşim yeri adreslerinin aynı adres olduğu, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adres olarak kabul edileceğine ve tebligatın burada yapılacağına imkan veren Tebligat Kanununun 10. maddesine 6099 sayılı Yasayla ilave edilen hüküm; bu adresin aynı davada "hasım" olan diğer tarafın adresi olmaması halinde uygulanabileceği -
Şikayete konu takip dosyasında şikayetçi borçlunun satış ilanı tebligatına ilişkin mazbata üzerindeki tebliğ tarihi olan 14.10.2021 tarihinden çok sonra UYAP vatandaş portalından takip dosyasına erişim sağladığı ve anılan tebliğ mazbatasının dosyaya dönen ve UYAP sistemine taranan parçasının UYAP evrak işlem kütüğü bilgilerine göre 21.11.2021 tarih ve 13:24'te " yine şikayete konu ihaleye yönelik hazırlanan 06.10.2021 tarihli satış ilanının UYAP evrak işlem kütüğü bilgilerinde 20.11.2021 tarih ve 12:24'de, "aynı ihaleye ilişkin 06.10.2021 tarihli satış kararının UYAP evrak işlem kütüğü bilgilerinde ise 09.11.2022 tarih ve 12:02'de "doküman okuma" olarak kayıtlarının bulunduğu görüldüğünden, şikayetçi borçlunun UYAP sisteminden doküman okuma şeklindeki öğrenme tarihinin ihale tarihi olan 18.11.2021 tarihinden sonra olduğunun kabulü gerekeceği, borçlunun satıştan ihale tarihinden önce haberdar olduğu yönündeki bölge adliye mahkemesinin gerekçesinin bu nedenle doğru olmadığı-
"Tebliğ mazbatasındaki imzanın kendisine ait olmadığını" ileri süren borçlunun bunu ispat etmesi gerektiği- (Adli Tıp Kurumu ve Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı) Bilirkişi raporlarında "imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda bir kanaat bildirmenin mümkün olmadığı" sonucuna ulaşıldığından, mazbatadaki imzanın kendisine ait olmadığı hususunun borçlu tarafından ispatlanamamış olduğu-
Borçlunun adrese dayalı kayıt sisteminde kayıtlı adresinin bulunmaması halinde ipotek akit tablosunda yazılı adresine daha önce usulüne uygun tebligat yapılmamış olsa bile Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat yapılabileceği- İhalenin feshi isteminin 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra yapıldığından bahisle istemin reddine karar verilmesi gerekeceği- İhalenin feshi isteminin 7 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra yapıldığından bahisle istemin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasında yapılan tebligatlar esas alınarak icra takibinde Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligat yapılamayacağı- Satış ilanının tebliğ edildiği tarihte yürürlükte olan 6099 sayılı kanun ile değişik 35/2. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi, muhatabın, adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmaması şartına bağlandığından, şikayetçi borçlunun adres kayıt sisteminde adresi bulunup bulunmadığı belirlenmeden anılan maddeye göre yapılan tebligatın usulüne uygun kabul edilmesi mümkün olmadığı- Borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğundan ihalenin feshine karar verilmesinin gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.