İİK. m. 5 gereğince icra memurunun kusurundan kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkin davada, ceza (uzamış) zamanaşımı süresinin uygulanıp uygulanmayacağı; burada varılacak sonuca göre davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı-
İcra memurunun hatalı işlemi nedeniyle davacının alacağını tahsil edemediğini ileri süren davacının zararının belirlenip dava dışı borçlunun, haczin gerçekleştirilemediği tarihte haciz mahallinde ne kadar malı olduğu, diğer bir anlatımla borçlunun alacağı karşılayacak kadar malının bulunup bulunmadığı tespit edilip sonuca gidileceği-
İcra memurunun -kıymeti yüksek olan kamyon satışına ilişkin olayda- takdir hakkını yerinde kullanmayarak, gazete ile ilan yapmadan satışın gerçekleştirilmiş olması nedeniyle, ihalenin feshi üzerine kamyonu ihalede satın almış olan kişinin Adalet Bakanlığı aleyhine açtığı tazminat davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği–
Davacının hiç haberi olmadan taşınmazının isim benzerliği nedeniyle başka bir kişinin borcu nedeniyle ihale ile satıldığını tahmini olarak, ihale tarihinden iki buçuk yıl sonra öğrendiği anlaşıldığına göre; davacının zararını karşılamak için icra takip hukuku anlamında başvurabileceği bir hukuki yol bulunmadığından ilgili icra memurlarının hem de tapu memurlarının olayda sorumlu olduğunu ileri sürerek tazminat davası açmada hukuka aykırılık bulunmadığı- İcra ve iflas dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği- Davanın hem icra memurlarının sorumluluğuna hem de tapu sicil memurlarının sorumluğuna dayandığı sabit olduğuna göre; husumetin genel bütçe içinde yer alan kamu tüzel kişilerini temsile yetkili olan Maliye Hazinesine yöneltilmesinde hukuka aykırılığın bulunmadığı- Adalet Bakanlığı ve Maliye Hazinesi'nin davacıya karşı (müteselsil tahsil istemi de bulunmadığından) müştereken olarak sorumlu olduğu-
Alıcıya ihale edilen taşınmaz bir üçüncü kişi tarafından işgal edilmekte ise, "ihalenin kesinleşmesi üzerine" alıcının, icra dairesine başvurarak üçüncü kişinin taşınmazdan çıkarılmasını isteyebileceği- Davacının yer teslimine yönelik bir talebi bulunmadığı gibi taşınmazın işgal edildiğine dair de bir iddiası bulunmadığından, davacının taşınmazı kiraya vermesinde de bir engel olmadığı ve kira kaybına yönelik zararı bulunduğundan da bahsedilemeyeceği- İİK. mad. 5  gereğince, icra memurunun bir kusuru bulunmuyor ise Adalet Bakanlığı’nın da bir sorumluluğunun olmadığının kabul edileceği-
Davacılar, dava dışı şirket tarafından kendilerine karşı başlatılan ilamsız icra takibine Nöbetçi İcra Müdürlükleri aracılığıyla süresinde itiraz ettiklerini, itiraz dilekçelerinin takibin başlatıldığı İcra Müdürlüğü'ne gönderilmesine rağmen dosyaya konmadığını, bu nedenle takibin durmadığını ve alacaklarına haciz konması için Belediye'ye yazı yazıldığını, ve Belediye tarafından dosyaya borcun bu şekilde tamamen tahsil edildiğini, sonrasında kendileri tarafından icranın iadesi yoluna gidildiğini, bunun üzerine takip alacaklısı tarafından itirazın iptali davası açıldığını, söz konusu davanın kısmen kabul edilerek hüküm altına alındığını, ödemek zorunda kaldıkları icra inkar tazminatı düşüldüğünde bile fazla ödeme bulunduğunu, bu fazla ödemenin tahsili amacıyla takip alacaklısı firma aleyhine başlattıkları takibin söz konusu şirketin iflasına karar verilmesi nedeniyle semeresiz kaldığını belirterek zararlarının tazminini istemişler ve mahkemece, icra dairesi görevlilerinin kusuru nedeniyle davacının belirtilen miktarda zarara uğradığı benimsenmişse de, davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde dava dışı şirketten söz konusu tutarı tahsil imkan ve ihtimali mevcut olduğundan tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere hüküm kurulması gerektiği-
Davanın husumetten reddine dair verilen ilk kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ve temyiz itirazlarının reddine karar verildiğinden bu davalı yönünden kararın kesinleşmiş olduğu- İİK mad. 5 uyarınca açılan tazminat davalarında kusursuz sorumluluk ilkelerinin geçerli olduğu- Zarar ile zararı doğuran icra memurunun eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunması gerektiği- Keşif esnasında satışa konu dairenin kapalı olması nedeniyle aynı plan ve aynı alan üzerine inşa edilmiş olan yan dairede inceleme yapıldığı ve bu dairenin özelliklerinin belirtildiği, davacının da taşınmazı bu haliyle bilerek satın aldığı, ayrıca davacının ihaleye girmeden önce açık artırmaya çıkan taşınmazı mahalline gidip görmesi ve ihalede buna göre pey sürmesi gerekirken üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmeyerek zararın oluşumunda müterafik (bölüşük) kusurunun olduğu anlaşıldığından, BK. mad. 44 (TBK. 55) uyarınca, önemli ölçüde indirim yapılarak hüküm kurulması gerektiği-
İcra memurunun sorumluluğundan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin davada, kaldırılmaması gereken hacizler için de müzekkere yazıldığı ve hacizlerin kaldırılmasını müteakip dava dışı borçlunun bir kısım taşınmazlarının satıldığı, diğer taşınmazlar üzerindeki hacizlerin ise ikinci sıraya düştüğü ve bu taşınmazların satışının talep edildiği anlaşılmakla, mahkemece tüm takip aşamaları, davacıya ait bir kısım taşınmazın cebri icra yoluyla satılarak satış bedelinin icra dosyasına yatırıldığı da gözetilerek davaya konu edilen gerçek zararın bilirkişi heyeti marifetiyle tespiti gerektiği-
İİK. m. 5 vd. göre Adalet Bakanlığı aleyhine açılan tazminat davasında mahkemece BK.’nun 55. maddesine (şimdi; TBK. mad. 66) göre hüküm kurulamayacağı-
İcra memurunun; takip dosyasında borçlunun, taşınmazının bulunduğu arsa üzerinde hissesi oranında malik olmasına rağmen taşınmazın tamamı borçluya aitmiş gibi gerçekleştirdiği satış işlemleri nedeniyle kusurlu olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor