Mahkemece dava onusu zeytin ağaçlarının kal'i istemiyle ilgili olarak, 3573 Sayılı kanun çerçevesinde değerlendirme yapılması ondan sonra kal isteği hakkında karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesinin doğru olmadığı- Taleple bağlılık ilkesi gereği taraflarca tel örgüler bakımından bir talep olmadan tel örgünün kal'ine karar verilmesinin de doğru olmadığı-
Taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında vardan bir anlaşma ile belirlenmiş veya fiili bir kullanma biçimi oluşmuş ve bu durum paydaşlar tarafından da benimsenmiş ise, fiilen gerçekleşmiş olan bu oluşumun korunmasının " ahde vefa" kuralının uygulanmasında varolması gereken iyiniyet ilkesinin de gereği olduğu-
Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire'nin bozma ilamı doğrultusunda, mahallinde keşif ve inceleme yapılarak yükleniciye isabet eden bağımsız bölümlerin arsa malikine isabet eden bağımsız bölümlerle aynı oranda büyük yapılıp yapılmadığı belirlenip, yükleniciye isabet eden bağımsız bölümlerin de aynı oranda büyük yapıldığının tespiti halinde aynı yerden paylaşım oranına göre yüklenici de yararlanacağından arsa sahiplerinin sebepsiz zenginleşmesinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi, sadece arsa sahiplerine isabet eden bağımsız bölümlerin büyük yapıldığının belirlenmesi durumunda ise Özel Daire bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapılması gerekirken, sadece Hukuk Genel Kurulu bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapılarak özel dairece belirtilen hususlarda inceleme yapılmadan hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen adi yazılı protokolün geçersizliğinin tespiti, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir...
İmar parseline elatmanı önlenmesi ve yıkım istekleri-
Karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin olağanüstü değişmeler yüzünden alt üst olması, borcun ifasını güçlendirmesi durumunda "İŞLEM TEMELİNİN ÇÖKMESİ"nin gündeme geleceği, işte bu bağlamda hakimin, somut olayın verilerine göre, alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verebileceği ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlayacağı, sözleşmenin yeni durumlara uyarlaması yapılırken önce sözleşmede, daha sonra kanunda bu hususta intibak hükümlerinin bulunup bulunmadığına bakılacağı, sözleşmede ve kanunda hüküm bulunmadığı takdirde, sözleşmenin değişen hal ve şartlara uydurulmasının gerekip gerekmeyeceğinin inceleneceği, bazen de sözleşmede olumlu ve olumsuz intibak kaydı bulunmakla beraber, bu kayda dayanarak sözleşmenin kayıtla birlikte aynen uygulanmasını talep etmenin hakkın kötüye kullanılması manasına gelebileceği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği-Taşınmazın kullanma biçiminin tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmesi, fiili bir kullanma biçiminin oluşması ve uzun süre paydaşların bu durumu benimsemeleri halinde kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen )bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunmasınnı, `akde vefa` kuralının yanında Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereği olduğu-
Bu halde mahkemece yeniden yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak kadastral yöntemlere uygun ölçüm yapılmasının, çekişmeli taşınmazlara müdahale olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmasının ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Kural olarak; kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, kıyılardan herkesin eşit ve serbest olarak yararlanma hakkı olduğundan, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu malı niteliğindeki kumsal alanlar, kıyılar, kayalar, tepeler dağlar vs. gibi yerler herkesin istifadesine bırakılan yerlerdir. Bu gibi yerlere herhangi bir kişi ya da kamu kurum veya kuruluş tarafından tecavüz edildiğinde yararlanma hakkı bulunan herkes ilgili kamu kurum veya kuruluşunun men ve kal yönünde dava açma hakkının olduğu-
İcra mahkemesince ilamın infaz edilebilecek kısmının yorum yolu ile belirlenemeyeceği; “yıkımın tehlike yaratacağı” hususunun icra mahkemesince dikkate alınamayacağı–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.