Taraflar arasında düzenlenen 18.10.2004 tarihli sözleşmenin, fatura içeriğinin kesinleşmesi ve faturanın taraf defterlerine kaydedilmiş olması nedenleriyle değiştiğinin kabulü ile davalı şirket tarafından düzenlenen 8.4.2005 tarihli fatura içeriğindeki gibi 3016 müşteri ve 25 Euro kişi başı ücretten hesaplama yapılarak; davacı tarafın ödediği belirlenen avanstan davalı şirketçe ödenen miktar düşülmek suretiyle sonucuna göre bir karar vermek ve varsa davacının alacağının tahsiline hükmedilmesinin gerekeceği-
8. HD. 17.06.2021 T. E: 620, K: 5226-
Banka hesabındaki paranın tahsili istemine ilişkin davada, davacı tarafça davanın sadece A. Bank A.Ş'ye husumet yöneltilerek açılmış olup, yargılama sırasında TMSF vekili tarafından fer'i müdahil olmasına rağmen, TMSF'nin karar başlığında davalı olarak gösterilip, hükmedilen alacağın da davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmayıp, davalı banka ile TMSF'nin 5411 sayılı Kanun’un 140. maddesi uyarınca harçtan muaf bulunduğu-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı noktasında toplandığı ve kira sözleşmesinin araştırılması gerektiği, böyle bir sözleşmenin varlığı ve geçerliliği sabit olduğu takdirde, anılan sözleşmeye değer verileceği, bu durumda davalı şirketin taşınmazı tasarrufunun haksızlığından söz edilemeyeceğinden, yapılması gereken işin, davalının savunması, temyiz itirazları, temyiz dilekçesine ekli dosya içerisinde yer alan kira sözleşmesi ve yine dava dışı ... ...’ın dava konusu taşınmazdaki davalı şirkete yaptığı hisse devri hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi olması gerekeceği-
Almakta olduğu yaşlılık aylığından kesilen sosyal güvenlik destek priminin iptaliyle, yapılan kesintilerinin faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkin davada, davacının limited şirket ortağı olarak sigortalılığının devam ettiği anlaşıldığından, yaşlılık aylığından sosyal güvenlik destek primi kesilmesinin yasal olduğu-
Davalının hisse devir sözleşmesinin aslını dosyaya ibraz ettiği ve dilekçelerinde sözleşmede yazılı olduğu üzere hisse senetlerinin muris tarafından kendisine teslim edildiğini beyan ettiği; davacının ise muristen intikal eden senetlerinin kendi zilyetliğinde olduğunu iddia ederek çok sayıda hisse senedi örneğini sunduğu davada, hisse devir sözleşmesinin 22.09.2003 tarihinde düzenlenmiş olduğu, gerek o tarihlerde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK'nın 415. maddesi, gerekse 6102 sayılı TTK'nın 489. maddesi uyarınca, hamiline yazılı pay senetlerinin devrinin, şirket ve üçüncü kişiler hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesiyle (teslim ile) hüküm ifade edeceği, bu durumda, her iki taraf da şirket tarafından hamiline yazılı hisse senedi çıkarıldığını ve bu senetlerin kendi ellerinde olduğunu iddia ettiğine göre, hisse senetlerinin hangi tarafın zilyetliğinde bulunduğu ve hangi sıfatla zilyet olduklarının açıklığa kavuşturularak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerektiği-
Alacaklı şirket tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi-
Borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK'nun 150. maddesinin uygulanması gerekeceği-
Kooperatif üyeliğinin tespiti davası-
Hisse devrini kabul eden davalının «bedelin ödenmesinin koşula bağlı olduğunu» savunması halinde, «bedelin ödenmesinin koşula bağlı olduğunu ve bu koşulun gerçekleşmediğini» isbat yükümlülüğünün davalıya düştüğü–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.