01.01.2002 tarihinden önce 743 s. TKM. yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu (TKM. mad. 170), TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlığın, Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulması gerekeceği- Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahip olduğu ve mallarının idaresinin kendisine ait olduğu (TK. mad. 186/1) her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel malları olduğu (TKM . mad. 189)- Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekeceği- Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerektiği-
Ayıplı imalat ve eksik iş bedellerinin tahsiline-
9. HD. 28.06.2018 T. E: 2015/20783, K: 14071-
Alacak davası-
Alacak davası-
Alacak davası-
30.2.1997 tanzim tarihli bononun 28.2.1997 tarihli bono olarak kabul edilerek uyuşmazlığın sonuçlandırılması gerekeceği (bu durumda dava konusu belgenin bono olma özelliğini yitirmiş olduğunu kabul etmenin aşırı bir şekilcilik olacağı)–
Bedeli ödenerek satın alınmış ve emanet edilmiş altının iade edilmemesi nedeniyle açılan alacak istemine ilişkin davada; davalının, iş yerinde çalıştırdığı diğer davalının fiilerinden sorumluluğunun, TBK m.66'da düzenlenen adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında olduğu, davalının yargılandığı ve mahkumiyet aldığı ceza dosyasındaki beyan ve ikrarlarının davalıyı bağlayacağı, o halde; bütün davacılar için davalının da sorumlu tutulması gerektiği-
İfa imkânsızlığının yorumlanması ve belirlenmesinin zorunlu bulunduğu, TBK.'daki anlatımlara uygun rapor alınmadan, yetersiz ve uzmanlık alanı uygun olmayan bilirkişi heyetince düzenlenen rapora itibar edilerek karar verilmesinin doğru olmadığı, hükmün bozulmasının gerektiği, o halde mahkemece yapılacak işin; 6100 sayılı HMK'nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun seçilecek aralarında uzman makine mühendisi bulunan bilirkişiler kurulu aracılığıyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak mahkemenin ve Yargıtay'ın denetimine elverişli rapor alınarak özellikle sözleşme ve ekindeki projede belirtilen şekilde mevcut çelik konstrüksiyonlu binanın ana taşıyıcı çelik aksamı ile konstrüksiyonlu cephe ve çatı kaplamalarının hasar verilmeden sökülerek 150 km ileride idarece yeri belirlenecek alana naklinin ve hasarsız sökülmesinin anlatılan ilke ve esaslara göre objektif olarak mümkün olup olmadığı, temlik eden sözleşmenin yüklenicisinin işinin ehli basiretli bir tacirden beklenen özen ve yükümlülüğü yerine getirip getirmediği ve sözleşme ve eklerine göre işin yapılmasının imkânsız olup olmadığını bilmesinin gerekip gerekmediği, biliyor ya da bilmesi gerekiyor ise Yapım İşleri Genel Şartnamesi'nin 14. maddesinde ki sorumluluk hükümleri de gözetilerek temlik eden yüklenicinin sonuç ve zarardan sorumlu olup olmadığı belirlenmeli, asıl davanın menfi tespit davası olarak açıldığı ve yargılama aşamasında ödeme yapılması nedeniyle istirdat davasına dönüştüğü de gözetilerek bedele hükmedilmesi halinde istirdat tarihinden itibaren faiz yürütülmesi, birleşen davada talep edilen alacağın miktarı içerisinde asıl davada dava konusu edilen alacağın bulunduğu da gözetilerek mükerrer ödemeye neden olmayacak şekilde kazanılmış haklarda göz önüne alınarak hüküm kurmaktan ibaret olması gerekeceği-
Davacının davalıyı vekil olarak temsil ettiği 331 adet davada, Avukat Kanunu’nun 164. maddesi gereği akdi ve karşı yan vekalet ücreti alacağı bulunduğu- Davacının davalıyı dava tarihinden önce temerrüde düşürdüğü ispat edilemediğinden, mahkemece davacının işlemiş faize ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerektiği- Temerrüt faizine ayrıcı temerrüt faizi yürütülemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.