Önleyici tedbir niteliğinde olan ödeme yasağı kararı, iptal davasının ilk aşamasını teşkil ettiği, ancak iptal davası ve ödemeden men kararı verilmesinin kıymetli evrak niteliğindeki çekler için mümkün olduğu- TTK m. 818/1-s atfı ile TTK m. 757-763 ile 764/1 gereğince ve TTK m. 661 vd. uyarınca; bir çekin iptalini çek üzerindeki hak sahibi lehtar veya senedin devri halinde yetkili hamilinin isteyebileceği- Keşidecisinin çek iptal davası açmaya hakkının olmadığı- Keşideci duruma göre menfi tespit davası veya senedin iadesi (istirdat) davası açabileceği- TTK m. 651/2 uyarınca, davacının imza inkarı ile keşideci sıfatıyla dava açtığı anlaşılmakla; işbu durumun yasaya uygun olmadığı, saptanan hukuksal durum karşısında davacının davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle "sıfat" yokluğundan reddine karar vermek gerektiği-
Teminat mektubunda belirtilen süre içinde, işin tamamlanmasına ve rizikonun doğmamış bulunmasına rağmen, davalının teminat mektubunu, iade etmemesinin veya muhataba ödeme yapmasının “iyiniyet kuralları” (MK.2) ile bağdaşmayacağı–
Dava konusu taşınmazlar taraflar arasında 743 sayılı TKM'nun 170. maddesi uyarınca mal ayrılığının geçerli bulunduğu dönemde edinilmiş olup, kural olarak, 743 sayılı TKM'nin yürürlükte olduğu; 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekeceği- Evlilik birliğinin devamında ve taşınmazların satın alındığı dönemde davacı kocanın Ankara Üniversitesi Hastanesi'nde bulaşıkçı olarak çalışmakta olduğu, davalı kadının ise ev hanımı olmakla birlikte düzenli olarak evlere temizlik vb işlere gittiği saptanmakla, davacının taşınmazların edinilmesinde katkısının kabulünün gerekeceği-
Dava, İİK.’ nun 67/1. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davasının amacı borçlunun itirazı üzerine duran icra takibine yönelik itirazın kaldırılmasını ve bunun sonucunda takibin devamını sağlamaktır. Davanın bu niteliği gözetilerek mahkemece kabul edilen kısım yönünden itirazın iptali ile takibin devamına biçiminde hüküm oluşturulması gerekirken, dava “alacak davası”ymış gibi tahsile hükmedilmesinin, hükmün bozulmasına neden olacağı-
Dava konusu kıdem tazminatı alacağı bakımından davacının; çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri belirleyebilecek durumda olduğu, bu halde, dava konusu kıdem tazminatı alacağının gerçekte belirlenebilir bir alacak olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği nazara alındığında, bu alacak bakımından hukuki yararın bulunmadığının anlaşıldığı-
İİK'nin 77. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açıldığı, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçladığı, muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören üçüncü kişilerin tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilecekleri, üçüncü kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerektiği, davacının bu davadaki amacının alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamak olduğu- Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı- İİK'nin 277. ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı, davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nin 283/1, 2. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği- Boşanma kararına göre dava 2012 yılında açılmakla birlikte, davalı kocanın 2009 yılında evden ayrıldığı o tarihten itibaren bir başka kadınla yaşadığının belirlendiği, davalılar arasındaki satışın yapıldığı 30.06.2009 tarihi itibariyle davalının mal kaçırma amacında olabileceği, kısaca borcun doğumuna (boşanmaya neden olan) neden olan olaydan sonra satışın gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, TBK'nin 19. maddesine göre muvazaa olgusunun ispatında bedel farkı olmamasının satışın gerçek olduğu anlamına gelmediği gibi, iki bağımsız bölümün 30.09.2009 tarihinde satışına rağmen 5 yıl süre ile bila bedel borçlunun oturmasına izin verilmesi, bunun karşılığında eksik olan inşaatın tamamlanmasının sağlanması gibi bir anlaşmanın yaşam deneyimlerine uygun olmadığı gibi, tanık beyanları ile davalıların uzun yıllardır arkadaş oldukları, birbirini tanıdıkları sabit olup, davalının borçlunun mal kaçırma amacını bilebilecek şahıslardan olduğu-
Davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine-
Alacaklı asıl alacağı tahsil ederken faiz hakkını saklı tutmamışsa ya da halin icabından saklı tuttuğu anlaşılamıyorsa faiz isteme hakkının düşmüş olacağı, ödemelerin banka yoluyla yapılmış olmasının ihtirazi kayıt zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı, dosya kapsamından, davalının ödemeleri banka kanalıyla yaptığının anlaşıldığı, davacının ise bankadan bu alacağını tahsil ederken faiz hakkını saklı tuttuğunun iddia ve ispat edilemediği, öte yandan, davacı tarafından davalıya gönderilen 25.12.2009 ve 21.05.2010 tarihli ihtarnamelerde de faiz hakkının saklı tutulmadığının anlaşıldığı, halin icabından da faiz hakkının saklı tutulduğuna dair dosyaya herhangi bir delil ibraz edilemediği göz önüne alındığında bu durum karşısında davacının yukarıda sözü edilen yasa maddeleri karşısında faiz isteme hakkı düştüğünden bu yöndeki istemin reddine karar vermek gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin eki keşif özetinin 2. maddesinde demirin iş sahibi tarafından temin edileceği düzenlemesine yer verildiği, şu halde, inşaatta kullanılacak demir iş sahibi tarafından temin edileceğinden, davacı yüklenici demirin kendisi tarafından temin edildiğini ileri sürmekle sözleşmenin aksine olanın bu iddiasını ispatlamak zorunda olduğu-
Davacının, davalı ile devre tatil sözleşmesi imzaladığını, 5.000 TL nakit ödeme yaptığını, ancak devre tatil sözleşmesine konu tesisten hiç faydalanmadığını belirterek devre tatil sözleşmesinin iptalini ve sözleşme nedeniyle ödenen 5.000 TL nin tahsilini talep ettiği davada, davacının, sözleşmeye uygun kullanımı bulunmadığından cayma hakkını kullanma süresi henüz başlamamış olup davacının cayma hakkını kullanmasının mümkün olduğu-
Tasfiyeye konu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydı 2011 yılında oluşmuş ise de; taşınmazın taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde 1995 yılında esas olarak davalının emekli ikramiyesinin üzerine davalı tarafından bir miktar para konulması suretiyle kooperatif yoluyla edinildiği anlaşılmış olup,    edinilmiş mallara katılma rejiminin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra kooperatife para ödendiğine ilişkin dosyada bir delil mevcut olmadığından, dava konusu taşınmazın tapu kaydının 2011 yılında oluşmuş olmasının edinilmiş mal olduğunu göstermeyeceği- Taşınmazın mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğinin, davalının kişisel malı olduğunun, edinme bedelinin esas olarak davalının gelirinden karşılandığının, davacının az da olsa katkısının bulunduğunun kabulü gerekeceğinden, hakkaniyete göre %50 olarak takdir edilmiş ise de bu katkı oranının fahiş olduğu- Katkı payı alacağı davalarında alacak hesabına esas alınacak taşınmazın değerinin, dava tarihindeki değer olduğu, keşif tarihindeki değerin esas alınmasının isabetsiz olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.