Davanın tenfizine karar verilen yabancı mahkeme ilamı gereğince davalıya yapılan fazla ödeme tutarı ile davalının uhdesinde olduğu iddia edilen hisse senetlerinin iadesine ilişkin olduğu - Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce ayrı ayrı görevsizlik kararı verildiği - Bu kararların temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine dosyanın merci tayini için Yargıtay 17. Hukuk Dairesine gönderildiği ve Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi görevli yargı yeri olarak belirlendiği - Konya 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasının Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin esasına kaydı üzerine Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce esasa ilişkin verilen kararın temyiz edildiği- Dairemizce davanın genel hükümler çerçevesinde açılmış istirdat davası olduğu ve uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle kararın resen görev yönünden bozulması üzerine mahkemece bu bozmaya uyularak görevsizlik kararı verildiği, merci tayini kararları kesin olup bu karar davaya daha sonra bakacak olan yerel mahkemeler ve Yargıtay Daireleri bakımından bağlayıcı olduğu- Bu bakımdan, merci tayininden sonra göreve ilişkin bozma yapılamayacağından, 17. Hukuk Dairesi'nin sözü edilen kararında yargı yeri olarak belirlenen ticaret mahkemesince davanın esasının incelenip karar verilmesi gerektiği- Dairemizce maddi hataya dayalı olarak verilen görev yönünden yapılan bozmaya uyulması gerektiği- Temyiz eden yararına usuli müktesep hak oluşmayacağı- Kararın bozulması gerektiği-
Temerrüt sebebiyle kiarlananın tahliyesi ile 36.000,00.-TL kira alacağının davalılardan tahsili istemlerine-
Aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceklerinden, mahkemece, HMK'nun 176/2. maddesi gözetilerek ikinci ıslah talebinin reddi ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İşveren karşısında daha zayıf ve güçsüz durumda bulunan bir çalışanın, işverence sağlanması muhtemel bir mali hakka kavuşmadan önce, o hakkın ön koşulu olarak kendisinden istenilen bir taahhütnameyi gerçek ve özgür bir iradeyle imzalamış olamayacağı ve bu nedenle de, bu tür taahhütnamelere geçerlilik tanınmayacağı-
Mahkemece, davanın kabulü ile verilen karar, davalılar tarafından temyiz edilmiş ise de, temyiz dilekçesinin mahkeme harç ve masrafları, vekalet ücretine ilişkin olması, husumet yönünden temyiz itirazının bulunmaması nedeniyle, söz konusu bedelden davalılarında sorumlu olduğuna ilişkin davacı taraf yararına usuli kazanılmış hakkın oluştuğu-
Adi ortaklığı oluşturan şirketler aleyhine açılan davanın konusu para ise davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılmasının zorunlu olmadığı- Ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığından değil ihtiyari bir dava arkadaşlığından söz edilebileceği- Dava işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin olup konusu para olan davada adi ortaklar arasında zorunlu bir dava arkadaşlığı söz konusu olmadığından Mahkemece dava dışı adi ortağın davaya dahil edilmesinin ve bu Şirket aleyhine hüküm kurulmasının yerinde olmadığı- Davanın açıldığı tarih itibarıyla arabuluculuk dava şartı olup anılan Şirket bakımından arabuluculuk dava şartı da gerçekleşmediğinden şirketin davaya dahil edilmesi hatalı olduğu gibi arabuluculuk dava şartı mevcut olmadığı halde davanın esasına yönelik hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davalı işverence ihtarname ile davacının Bölge Müdürüne karşı tehdit ve hakaret suçlarını işlediği, bu hususta Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğu, iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiği davada; davacı hakkında tehdit ve hakaret suçlarından açılan ceza davası sonucunda, delil yetersizliği sebebiyle beraat kararı verildiğinden, ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimini bağlamayacağının göz önünde bulundurulması gerektiği- Davalı tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği ispatlanamadığından, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı kabul edilerek anılan alacaklarının hüküm altına alınması gerektiği-
Paydaşlığın giderilmesi davalarında tüm paydaşların yer almasının zorunlu olduğu–
Katılma alacağı davalarında eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri dikkate alınarak (TMK. m.235/1) katılma alacağı belirlenmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.