Faturalarda bulunan “vadede ödeme yapılmadığı takdirde, belli miktarda vade farkı ödeneceğine” ilişkin şerh ve faturaya yasal sürede itiraz edilmemesi fatura içeriğinin kesinleşmesi sonucunu doğurup, vade farkı istenmesine olanak sağlamayacağından, vade farkı istenebilmesi için, taraflar arasında bu konuda sözleşme ya da teamül haline gelmiş fiili bir uygulamanın olması gerekeceği-
Mahkemece, itirazın iptali davası olan asıl davada verilen red kararının, ölü kişi aleyhine icra takibi başlatılamayacağının da kabulü nedeniyle yerinde olduğu- Birleşen alacak davasında, yapı denetim hizmet bedelinden davalı arsa sahiplerinin sorumlu olduğu gözetilerek ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri bir bütün halinde değerlendirilerek, yapılan keşif ve sonrasında alınan bilirkişi raporlarına istinaden davacının yapı denetim hizmeti verdiği açık olmakla, davalıların delil ve savunmaları, davacının ne kadar yapı denetim hizmet bedeline hak kazandığı hususunda gerektiğinde bilirkişiden yargı ve taraf denetimine elverişli yeni bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı, ıslah dilekçesi ile alacağının Dolar ve Avro üzerinden tahsilini talep ettiği, mahkemece emredici nitelikteki anılan yasa maddesi hükmüne aykırı olarak, Türk Lirası üzerinden hüküm kurduğu;mahkemece, davacının ıslah dilekçesi ve taleple bağlılık ilkesi gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiği-
Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden boşanma dvasının reddedilmesi gerektiği-
İhtiyati hacizlerin talimat icra dairesince uygulanmış olması halinde, talimat numaralarının önce veya sonra olmasına bakılmaksızın bunların aynı tarihte uygulandığının kabulü gerekeceği—
Dava konusu vasiyetnamenin açılmasına dair verilen gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmediği, bu hali ile henüz derdest dava hükmünde olduğu görülmüş ise de, kesinleşmesinin eldeki davanın sonucuna bir etkisinin olmayacağı, hal böyle olunca, mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporundaki çelişkinin giderilmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki alacak davası-
Davalının tazmin edeceği zararın tutarının, el konulan ürünlerin el koyma tarihindeki değil, dava tarihindeki değerleri üzerinden belirlenmesinin gerekeceği-
Taraflar arasında kısmen ödemenin borçlu tarafından önce anaparaya sayılacağı konusunda bir anlaşma olmadığına göre BK. 84/1. madde (şimdi; TBK. mad. 100/1) uyarınca davacı alacaklı kısmen ödemeyi önce faiz ve masrafa saymaya yetkili olup, kıdem tazminatına faiz fesih tarihinden başlayacağından, davalı borçlu tarafından fesih tarihinden sonra yapılan kısmî ödemenin öncelikle faiz ve masraftan düşülmesinin gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.