Davalıların eyleminin haksız fiil niteliğinde olduğu, süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunulduğu, işbu davada zamanaşımı yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak bulunmadığı, cezanın üst sınırına göre ceza zamanaşımı süresinin 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102 nci maddesinin dördüncü fıkrası ve 104 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 5 yıl, uzamış zamanaşımı süresinin ise 7,5 yıl olduğu, davacının 2000 yılında davalı şirkete para yatırdığı buna karşın eldeki davanın 2013 yılında 7,5 yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığı gözetilerek Mahkemece zamanaşımı sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece dosyaya ibraz edilen temlikname uyarınca davaya konu alacağın belirtilen miktara kadar olan kısmının adı geçen davacıya temlik edildiği ve anılan tarafın temlik edilen miktar uyarınca davaya davacı sıfatıyla kanunen taraf olduğu dikkate alınmaksızın karar başlığında davacı olarak sadece temlik eden kişiye yer verilmesinin, temlik alan kişinin davacı olarak kararda yer almamasının doğru olmadığı-
2002 yılında açılmış bir davada alınan bilirkişi raporunda tespit edilen miktara itiraz etmeyen ve zarar miktarının fazlasını aldığını açıkça kabul eden davacı tarafın, 2008 yılında tekrar destekten yoksun kalma tazminatı istemesinin TMK'nun 2.maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu-
İİK. nun 89/IV maddesi hükmüne göre haciz ihbarnamesinin gönderildiği tarihte 3.kişi uhtesinde kesinleşen asliye hukuk mahkemesi kararı gereğince borçluya ait alacak bulunduğu anlaşılması halinde, icra mahkemesince alacaklının şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Kural olarak meyve ağaçlarının dikili olduğu tapulu taşınmazın ay- rılmaz parçası olduğu ancak kavak, söğüt gibi ileride kesilip satılması plânlanan ağaçların taşınmazın ayrılmaz parçası sayılmayıp, bunları iyiniyetle dikip yetiştirene ait sayıldığı -
Yabancı mahkeme kararının tanınması istemi-
2. HD. 04.11.2024 T. E: 2023/1999, K: 8236
Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemi-
Temerrüt nedeniyle açılacak tahliye davasının kural olarak kiralayan tarafından açılması gerektiği; kiralayanlar birden fazla ise aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ihtarnameyi birlikte göndermeleri ve yine davayı da birlikte açmalarının zorunlu olduğu- Kiralayan durumunda olmayan malik veya kiralananı sonradan iktisap eden yeni malikin önceden kiracıya ihbar göndererek kira paralarının kendisine ödenmesini istemesi ve bu ihbarın sonuçsuz kalması halinde yasal içerikli ihtarname tebliğ ettirmek suretiyle dava açması gerektiği- Kiralanan paylı mülkiyete konu ise, pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması, elbirliği mülkiyetine tabi ise, tüm ortakların davaya katılmalarının gerektiği; dava hakkına ilişkin bu hususların mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerektiği Davaya konu taşınmazda iştirak halinde bulunan mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrildiği ve bu kararın kesinleşmesi ile keşide edilen ihtarnamenin mecburi dava arkadaşlığı bulunan mirasçılardan birinin olamaması sebebi ile hukuki sonuç doğurmayacağı aynı zamanda bu ihtara dayalı olarak tahliye kararı verilemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.