İşyeri sigorta sözleşmesi nedeniyle tazminat istemine ilişkin davada, davalı, sigorta şirketi olup, davacının tazminat talebinin nedeni, davacı kiralayan ile davalı sigorta şirketinin sigortalısı (kiracı) arasındaki kira ilişkisinden kaynaklandığından, uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Asıl ve birleşen alacak davası-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği yükleniciye isabet eden dairelerin bedelinin tahsili istemine ilişkin davada, asliye hukuk mahkemesinin dosyasında davacı yüklenicinin, iki daire değeri 280.000,00 TL'den 10.000,00 TL talebi hüküm altına alınmış olup; bu kararın, "...davada talep edilip hüküm altına alınan ve ıslah suretiyle arttırılmamış alacak miktarına göre..." onandığından, alacak miktarının kesinleştiğinden bahsedilemeyeceği- Hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece yapılacak işin; Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme isteme olanağı tanımak; bu yola başvurulması halinde istemin incelenmesi için dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna göndermek; başvurulmaması halinde de takip eden işlemleri de buna göre gerçekleştirmek olduğu-
Aslolan peşin satış olduğundan davacı, davaya dayanak yaptığı çek ve senetlerin avans olarak ya da teminat olarak davalı tarafa verildiğini ve bedellerinin de ödendiğini usulüne uygun delillerle ispat etmek zorunda olduğu, yasal dayanakları bulunmayan ve tek yanlı olarak hazırlanan ticari defterlere kaydedilen veriler tarafların lehine değil, ancak aleyhine delil olarak değerlendirileceği-
3. HD. 19.09.2018 T. E: 2016/21632, K: 8747-
Kiralananın tahliyesi ve alacak-
Sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmalar nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespitinin talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesinin zorunlu olduğu- Kuruma karşı dava açılabilmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu'nca taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş olması gerektiği ve müracaatın bir dava şartı olduğu-
Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı iptal davalarında kural olarak üçüncü kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilecekleri- Danışıklı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi onlara karşı işleniş bir haksız eylem niteliğinde olduğu- Ancak üçüncü kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekeceği- Muvazaa davasının borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçladığı- Davacının bu davadaki amacının alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamak olduğu- Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesinin ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı- Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacının muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmekte olduğu- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK. m. 283/I maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği-
20. HD. 22.10.2019 T. E: 3675, K: 6132-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.