506 s. K. mad. 80/12 uyarınca, sigorta primlerini haklı bir neden olmaksızın yasal süresi içinde ödemeyen özel hukuk tüzel kişilerinin üst düzey yönetici ve yetkililerin Kurum'a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları- 6183 s. K. mad. 58/1 uyarınca, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabileceği- 6183 s. Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacağı- Mahkemece, işverenin sigorta primlerini borcun ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödeyebileceği belirtildiğinden, zamanaşımına ilişkin kanun ve kanunun uygulanması gereken dönem gözönünde bulundurularak, davacıların sorumluluk dönemleri belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi ve davalı Kurum lehine 1136 s. Av. K. mad. 168 gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 138/4.maddesinin, alacaklı banka yönünden 26.12.2003 tarihinden önce kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş alacaklarının tahsiline ilişkin yapılacak icra takiplerinde uygulanabileceği-
Keşideci tarafından düzenlenen çekin, üzerindeki çıkıntı ve değişikliklerin keşideci tarafından paraf edilmesi gereği- Düzeltmenin onaylı olmaması veya imzanın keşideciye ait olmadığının anlaşılması halinde, düzeltme yok hükmünde olup, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirileceği-
İhale konusu taşınmazın köyde olması sebebiyle, köyde ilan edilmesinin, talep ve talibi arttırabileceğinden ve dolayısıyla taşınmazın gerçek değeri üzerinden satılması imkanını sağlayacağından tarafların menfaatine uygun olduğu, taşınmazın düşük bedelle ihale edilmiş olmasının ve ihaleye alacaklıdan başka katılan olmamasının yapılan satış ilanının yetersiz olduğunu ortaya koyduğu, her ne kadar 6360 sayılı On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bazı köyler mahalleye dönüştürülmüş ise de; bu düzenlemenin taşınmazın idari yapısına ilişkin olup, taşınmazın fiilen köy vasfında olan yerde bulunduğu gerçeğini değiştirmeyeceğinden ve o yöredeki muhtemel alıcılara da satışın duyurulması yönünden köyde ilan gerekliliğini ortadan kaldırmayacağı-
Dava ve takip konusu alacak, davacının yasa gereği kestiği idari para cezasının süresinde ödenmemesinden kaynaklandığı, idari para cezası davalıya tebliğ edilip, davalı tarafından bu cezaya itiraz edilmemiş olmakla kesinleştiğinden, alacak miktarı ve ödeme zamanı belli olduğundan; bu durumda likit bir alacak söz konusu olduğundan, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerekeceği-
İddianamede gösterilen suç vasfının duruşmada değişmiş olması sebebiyle eyleme uygun cezanın TCK. 119. kapsamı içinde kaldığı anlaşılır ve savcı sanığa tebligat yapmadan kamu davası açarsa mahkemenin sanığın sorgusunun yapılıp yapılmadığını aramadan vereceği süre içinde ön ödeme ödenirse, kamu davasının ortadan kaldırılmasının gerekeceği-
3. HD. 22.10.2018 T. E: 5176, K: 10350-
Of Belediye Başkanlığı’nca konan haczin idari işlem niteliğinde olduğu, bu haciz işlemine ilişkin başvurunun incelenmesinin 2577 sayılı İYUK’na göre vergi mahkemelerince yapılacağı ve bu mahkemelerce karara bağlanacağı-
“Sanıkların sahip oldukları araç ile bir taşınmazını, alacaklılarına zarar vermek kastıyla devrettikleri” iddiasına karşı, sanıklarca bu işlemlerin “diğer borçlarını ödemek amacıyla yaptıkları”nın ileri sürülmesi ancak, sanıkların bu savunmasının sabit olmaması halinde, isnat edilen İİK.’nun 331. maddesinde düzenlenmiş olan suçun oluştuğunun kabulü gerekeceği-
"İhbar olunan hakim tarafından verilen tedbir nedeniyle alınan bononun yasal unsurları taşımadığı, mahkemenin bono lehtarı olarak gösterilmesinin mümkün olmadığı, bononun teminat olarak kabulünün ve aleyhine tedbir kararı verilen kişinin muhtemel zararlarını karşılayacak mahiyette olmadığı, bu şekilde teminat alınması hukuka aykırı ise de; hukuka aykırılığın 6100 Sayılı HMK'nun 46. maddesinde sayılan durumlardan olmadığı, yargılama faaliyetine ilişkin kasti olduğu iddia ve ispat edilemeyen hukuki bir hata olduğu- Konkordato aşamasında verilecek tedbir ve diğer geçici hukuki korumaları özel olarak düzenleyen İİK'nun 287. ve devamı maddelerinde teminat karşılığı tedbir verilmesi öngörülmediği gibi davacının uğradığını iddia ettiği zararın teminat alınıp-alınmamasından kaynaklanmadığı, tedbir kararı verilmesinden kaynaklandığının iddia edildiği, verilen tedbir kararında ise açık bir hukuka aykırılık bulunmadığı, hukuka aykırılığın teminat türü ve şekline ilişkin olduğu anlaşılmakla HMK'nun 46 uyarınca açılan tazminat davasının reddi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.