Takip hukukuna ilişkin şikayet niteliğinde olan «ihalenin feshi» istemi TTK’nun 662. maddesinde öngörülen «dava» niteliğinde olmadığından, bu başvurunun, zamanaşımını kesmemesi gerekirse de, ihalenin feshinin istenilmesi halinde, alacaklı takip dosyasından alacağını tahsil edemeyeceğinden -dolayısıyla bu konuda takip dosyasında yapacağı bir işlem bulunmadığından- fiili imkansızlık nedeniyle dava süresince, zamanaşımı süresinin işlemeyeceğinin kabulü gerekeceği—
İlâmsız takibe süresinde itiraz edildiğinden takibin durması gerektiği ve satışın yapılamayacağı ileri sürerek satışın iptalini talep edilmişse de, ileri sürülen hususların ihalenin feshi sebebini oluşturmayacağı- "Borçlunun süresinde borca itiraz ettiği hâlde takibin durdurulmasına karar verilmeyerek takip işlemlerine devam edilmesinin kamu düzeni ile ilgili olup süresiz şikâyete tâbi olduğu, kesinleşmeyen takipte satış talebinde bulunulamayacağından ihalenin feshinin gerektiği, borçlu vekilinin meskeniyet şikâyetinde bulunduğu, bu şikâyetin sonuçlanmadan taşınmazın satışının yapılmasının da fesih nedeni olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
6352 s. Kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında, değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edileceği; 6352 sayılı Yasa değişikliğinin, takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi başlatılan her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı- Süresinde satış istenmemesi ile yalnız haczin kalkacağı, icra takibinin düşmüş olmayacağı, icra takibinin derdest kalmaya devam edeceği- İİK. mad. 78/son gereğince; yenileme ve yeniden harç yatırılmasının, takibin düşmesi hali için zorunlu olduğu- Şikayet olunanın alacaklı olduğu dosyada süresinde haciz istenmiş olduğundan, icra müdürünün İİK. mad. 78 uyarınca, takibin muameleden kaldırılması işlemi usul ve yasaya aykırı olup, şikayet olunanın bu memur işlemine karşı şikayet yoluna gitmemiş olmasının sonuca etkisi bulunmadığı; salt dosyanın takipsiz bırakılması nedeniyle haczin düştüğü sonucuna varılamayacağı- Bir yıllık satış isteme süreci içinde taşınmaz başka bir dosyadan satılmış ise, o tarihe kadar satış talebinde bulunmayanın, satış talebinde ya da o satıştan kendi dosyası için yararlanma talebinde bulunmasına gerek kalmaksızın haczinin ayakta olacağı- Mahcuzun başka bir dosyadan satışının yapılması halinde; satış tarihinde satış isteme süresinin geçmemiş olması kaydıyla haczin düşmesinden söz edilemeyeceği- Haciz tarihinden itibaren yasal satış isteme süresi geçirilmiş olmasına rağmen, yapılan istem üzerine her nasılsa hacizli mal satılmış ise, bu satışın diğer alacaklılar yönünden düşen haczi geçerli hale getirmeyeceği- 11.03.2014 tarihinde satılan taşınmaz ile ilgili şikayet olunanın 20.03.2008 tarihli haczi süresinde satış istenmediğinden düşmüş ise de, 26.03.2013 tarihli haczinin ayakta olduğu; İİK. mad. geçici 10 kapsamında, başlatılan takip işlemi, 26.03.2013 tarihli haciz işlemi olup, bu işlemin tarihi 6352 sayılı Yasa'nın 21. maddesinin yürürlüğe girdiği 05.01.2013 tarihinden sonra olduğundan, bu takip işlemi hakkında değişiklikten sonraki sürenin uygulanması ve haciz tarihinden itibaren satış isteme süresinin 1 yıl olduğunun kabul edilmesi gerektiği; 1 yıla inen satış isteme süresinin 26.03.2014 tarihinde dolmasından önce şikayetçinin süresindeki satış talebi üzerine yapılan 11.03.2014 tarihli satıştan sıra cetvelindeki tek şikayet olunanın yararlanacağı, şikayetçinin 03.07.2013 tarihli haczinin şikayetçi olunanın haczinden sonra olduğu, buna göre sıra cetvelinin bu taşınmaz yönünden doğru olduğu- Diğer taşınmaz ile ilgili şikayet olunanın 26.03.2013 tarihli haczinden itibaren -6352 sayılı Yasa'nın 21. maddesi ile değişik- İİK. mad. 106 uyarınca, 1 yıllık satış isteme süresi içinde satış talebinde bulunulmadığı ve bu sürenin dolduğu 26.03.2014 tarihinden sonra şikayetçinin alacaklı olduğu dosyada 08.04.2014 tarihinde taşınmazın satıldığı anlaşıldığından, ve o satıştan yararlanma olanağı da kalmadığından bu taşınmaz üzerindeki şikayet olunanın haczi düşmüş olduğu-
Satış talebi reddedildiğinden ve bir yıl içinde yeniden satış talep edilmediğinden şikayet olunanın ilk haczinin düştüğü, ancak şikayet olunanın satış tarihi itibariyle 26.10.2011 tarihli yeni bir haczi mevcut olup, bir yıllık süre geçmeden satış yapıldığından şikayet olunanın geçerli ilk haczinin kabul edilmesi gerekeceği, bu tarihin ise şikayetçinin ilk haczinden sonra olduğu, bu durumda, şikayet olunan alacaklının, alacağının ilama dayalı olması nedeniyle İİK'nun 100. maddesindeki şartlar gerçekleştiği takdirde satış bedeline ancak garameten katılması mümkünken, açıklandığı üzere düşen haciz geçerli ilk haciz sahibiymiş gibi değerlendirilerek yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Tasarrufun iptali davalarında davacı alacaklı tarafından kesin veya geçici aciz belgesinin ibraz edilmesi gerekeceği- Dosya kapsamından borçluya ait bir kısım taşınmazların bulunduğu anlaşıldığından ve bahsi geçen taşınmazların değerlerinin, üzerindeki takyidatlar da nazara alındığında davacının alacağını karşılayıp karşılamayacağı da belli olmadığından, davalı borçlu adresinde yapılan haczin geçici aciz vesikası niteliğinde olduğu da söylenemeyeceği, bu durumda, aciz halinin dava şartı olduğu ve resen nazara alınması gerektiği gözden uzak tutulmadan davacı tarafa hacizli mevcut malların takip konusu borcu karşılayıp karşılamayacağının belirlenmesi amacıyla uygun bir mehil verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddinin isabetsiz olacağı-
İcra müdürlüğünce “haczin düştüğüne” karar verilmiş olması halinde, bu hacze dayalı olarak yapılmış olan kıymet takdirinin de geçerliliğini yitirmiş olacağı-
İcra Müdürlüğü’nün iflas dosyasında, hakkında tehiri icra kararı bulunan ve bu nedenle de temyiz incelemesi sonuna kadar icrası ve yerine getirilme imkanı bulunmayan tasarrufun iptal kararına ve bu kararla tanınan satışı talep yetkisine istinaden iflas idaresince satış işlemlerine başlanması, satışa hazırlık ve kıymet takdiri işlemlerine devamla satışın yapılması verilen icranın geri bırakılmasına ilişkin karara aykırı olup, yüksek mahkeme kararına aykırılıktan doğan bu durumun kamu düzenine ilişkin olması sebebi ile mahkemece de re’sen dikkate alınarak ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği- Taşınmaz, muhammen bedelinin üzerinde satılmış ise de; şikayetçi taşınmazın gerçek değerinin satışa esas alınan muhammen bedelden daha yüksek olduğunu ileri sürdüğüne göre borçla ilgisi bulunmayan taşınmaz malikinin Yargıtay ilamına aykırılıktan kaynaklanan yolsuzluk sebebi ile İİK. mad. 134/8 uyarınca menfaatinin muhtel olduğu kabul edilmesi gerektiği-
Haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığının şart olduğu- Şikayet tarihinden önce haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi halinde, şikayetin konusuz kalması sonucu borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasında korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmadığından başvurunun fuzuli yapıldığının kabul edileceği-
Satılan taşınmazın/taşınırın, icra dosyasındaki “tüm icra masrafları” değil, “paraya çevirme ve paylaştırma masrafları” karşılanmadan -ne birinci ve ne de ikinci artırmada- satılamayacağı- Satış talebinden, ihale tarihine kadarki -“keşif ve bilirkişi giderleri”,”ilan giderleri”,”tebligat giderleri”,”kıymet takdiri gideri”,”gazete ilan gideri”,”belediye ilan gideri”,”satış yolluğu”,”yedi emine satış tarihine kadar ödenen ücret” gibi- paraya çevirme ve paylaştırma giderlerinin hesaplamada dikkate alınması gerektiği; buna karşın ortaklığın giderilmesi ilamına ilişkin yargılama giderlerinin, harçların ve tellaliye ücretinin satış masraflarına dahil edilemeyeceği-
Paraya çevirme giderlerine satış yolluğu ve tebligat giderlerinin de ilavesi gerekeceğinden mahkemece, İİK.nun 129/2.maddesi gereğince bu husus re'sen gözetilerek ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.