Taksitle satışlarda, taksitle satış sözleşmesinden ayrı olarak senet düzenlenecekse, bu senedin, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenebileceği, aksi takdirde kambiyo senedinin geçersiz olacağının hüküm altına alındığını- Davacı ile senet lehtarı arasındaki satış sözleşmesinin taksitli satış şeklinde gerçekleştiği olayda taksitli satış sözleşmesi kapsamında tanzim edilen takip dayanağı senet emre yazılı olarak düzenlendiğinden geçersiz olup, geçersiz olan bu senede ciro yoluyla hamil olan davalının, borçlunun zararına hareket etme kastı bulunmadığı, iyiniyetli olduğu yönündeki savunmalarının dinlenemeyeceği; geçersiz kambiyo senedi ve bu senede dayanılarak yapılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığına karar verilmesi gerektiği-
Mülkiyeti saklı tutmak koşulu ile yapılan ticari satış sözleşmesinin noterlikçe onanmadıkça ve özel siciline yazılmadıkça geçerli olmayacağı-
MK. 764’de öngörülen, mülkiyeti muhafaza sözleşmesinin “alıcının ikametgahının bulunduğu noterce tasdik edilmesi” ve “ilgili sicile kayıt edilmesi” koşulunun bir “şekil koşulu” olmayıp “sözleşmesinin geçerlik koşulu” olduğu- Bu şekle uyulmadan yapılan mülkiyeti muhafaza sözleşmesinin doğurduğu sonuçlar-
TKHK, alınan ürün ayıpsız da olsa tüketiciye cayma hakkını tanımış ancak bu hakkın kullanımını “taksitle satış sözleşmeleri” ile sınırlandırmış olduğu, davacı tüketici ile davalı satıcı arasındaki satım sözleşmesinin taksitle satış şeklinde gerçekleşmiş bulunup bulunmadığını belirleyerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında yazılı şekilde yapılmamış olmakla birlikte geçerli sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda faturalara (bedelin belli bir sürede ödenmemesi halinde vade farkı ödenir) ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebliği ve karşı tarafça TTK.nun 23/2. maddesi [şimdi; Yeni TTK. mad. 21/(2)]uyarınca sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde bu durumun sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurup vade farkının davalı yanca kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmeyeceği-
Takibe dayanak kira sözleşmesindeki imzalar açık ve kesin olarak reddedilmediğinden, kira sözleşmesinin varlığı ve içeriğinin sözleşmenin özel şartlarına göre belirlenen kira alacağının takip hukuku bakımından kesinleştiği- Kira sözleşmesinin tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu, kiralanan taşınmazın kiracılara teslim edilmediği itirazı karşısında alacağın varlığının tespitinin yargılamayı gerektirdiğinin ileri sürülemeyeceği- Kira sözleşmesinde kiralanan taşınmazın kiracılara teslim edilmediğine dair bir hüküm bulunmadığına göre, kiracı borçluların "kiralananın kendilerine teslim edilmediği" iddiasını İİK 269/c- 1 uyarınca yazılı belgelerle kanıtlamak zorunda olduğu- Borçluların itirazlarını bu nitelikteki belgelerle ispat edip edemeyeceğini incelemek ve sonuca varmak icra mahkemesinin yetkisi ve görevi içerisinde olduğundan, alacaklının itirazın kaldırılmasını istemesinde yargılamayı gerektir bir durum bulunmadığı- İspat yükü ters çevrilerek alacaklının itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- "TBK 301 uyarınca, borçlular itirazında kiralananın teslim edilmediğini bildirdiğinden bu konu tartışmalı olduğuna göre kira sözleşmesinin delil olmayıp, yazılı delil başlangıcı olabileceği, icra mahkemesinin dar yetkili olup, çekişmeli hususlarda yargılama yaparak karar veremeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Cezai şartın asıl borcun akıbetine bağlı olduğu, asıl borç geçersiz ise bunun mueyidesi olan cezai şartında geçersiz olduğu - tek taraflı özellikle işçi aleyhine cezai şart öngören hizmet sözleşmelerinin bu kısmının geçersiz olup sonuç doğurmayacağı-
Takip konusu bonoların taksitle mal satımından dolayı taraflar arasında öde-me vasıtası olarak düzenlendiğinde taraflar arasında anlaşmazlık bulunmaması ve bu satış nedeniyle «muacceliyet sözleşmesi»nin yapıldığının, borçlunun vadesi gelmiş 2 bono bedelini süresinde ödememiş olduğunun ve ödenmeyen bono bedellerinin borç tutarının 1/10’unun üzerinde olduğunun saptanması halinde, alacaklının vadesi gelmemiş olan diğer bedelleri için de icra takibinde bulunabileceği—
Davacı, icra takibinde açıkça temerrüt faizi istemiş olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 25. maddesi gereğince, hakim taleple bağlı olduğundan mahkemece talep edilmeyen vade farkının hüküm altına alınmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu-
İhalenin feshini talep eden şikayetçilere, iflas masası tarafından alacaklarının tamamının, şikayet tarihinden önce ve sonra ödemiş olması halinde, ihalenin feshine -«zarar unsuru» ortadan kalktığı için- karar verilemeyeceği– İflâsta "pazarlıkla satış", "taksitle satış" mümkün müdür?
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.