İpotek imar uygulaması sonucu oluşturulmuş ise bu durumda, tarafların özgür iradesiyle düzenlenmiş bir ipotek akit tablosu bulunmadığından ve İİK. mad. 148 vd. maddelerinde öngörülen bir hukuki ilişkinin varlığından söz edilemeyeceğinden, İİK. mad. 153/2 hükmünün uygulayamayacağı-
Kira bedelinin uyarlanmasına ilişkin davada, mahkemece; yerinde uygulama yapılıp, uzman bilirkişiler düşüncesinden de yararlanmak suretiyle, kiralananın niteliği, kullanma alanı, konumu, bölgede kira parasını da etkileyecek normalin üstündeki imar ve ticari gelişmeler gibi değişiklikler, emsal kira paraları, vergi ve amortisman giderlerindeki artışlar araştırılıp, değerlendirilerek, sonuçta işlem temelinin çöktüğü, sözleşmedeki çıkar dengesinin katlanılamayacak derecede davacı aleyhine bozulduğunun benimsenmesi halinde kiracının ne miktar kira parasından sorumlu olacağının belirlenmesi, böylece sözleşmedeki kira parasını, tarafların amacına uygun objektif iyiniyet, hak ve nesafet kurallarının elverdiği ölçü ve düzeyde uyarlanması, aksi halde ise davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında 1 yıllık kira sözleşmesi bulunduğundan, kısa süreli kira akitlerine dayanılarak kira parasının günün koşullarına uyarlanmasının hukuken mümkün olmadığı, bir davada ileri sürülen maddi olguları nitelendirmenin, uygulanacak yasa maddelerini bulmanın ve uygulamanın doğrudan hakimin görevi olduğu-
Yerel mahkemece, "alışveriş merkezinde kuruluş aşamasındaki şartların değiştiği, sözleşme kuruluş aşamasında vaat edilen üst gelir grubuna yönelik alışveriş merkezi, moda merkezi yapıldığına ilişkin durumlarda değişiklik mevcut olduğu, davacı kiracı yönünden edimde dengesizlik yapıldığı, alışveriş merkezinin açılışındaki değerini kaybettiği, kiracının alışveriş merkezi müşteri portföyü alım değerlerinin düştüğü, taşınmaz yerin kullanım değerinin olumsuz anlamda değiştiği, değerin düştüğü" gerekçesiyle kira bedelinin uyarlanmasına ilişkin talebinin kabulüne karar verilmişse de; kira sözleşmesinde, davalı kiraya verenin, alışveriş merkezinde yer alacak markalara yönelik bir taahhüdünün bulunmadığı, alışveriş merkezinin durumunda değişiklikler olabileceğinin tacir olan davacı yönünden öngörülebilir bir durum olduğu, ayrıca tarafların daha sonra (2009 yılında) kira bedelini yeniden belirledikleri hususları birlikte değerlendirildiğinde, kira sözleşmesinde işlem temelinin çöktüğünden (TBK. mad. 138) bahsedilemeyeceği ve bu nedenle mahkemece uyarlamaya ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra önemli surette, çarpıcı, adaletsizliğe yol açar olayların gerçekleşmesi ile değişmişse, tarafların artık o akitle bağlı tutulmayacağı, değişen bu koşullar karşısında MK. 2. maddesinden yararlanılarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesi imkânının hasıl olacağı–
Taraflar arasında düzenlenen “Taahhüt Senedinin”ce “1990 yılından sonraki üç yıllık dilimlerin ilk yıl irtifak hakkı bedellerinin yeniden takdir edileceği” yazılıdır. Bu yazılış biçimine göre, 1990 yılından sonraki kira süresi boyunca her üç yılda bir, o yılın başında davalının kira parasını tespit edeceği, bu tespit edilen kira parasının üç yıllık dilim içerisindeki ilk bir yıl için uygulanacağı belirlenmiş olup, üçer yıllık dilimler halindeki kiranın üç yıl sonunda tekrar belirlenmesi durumunda bu belirlemenin hangi kıstas ve ölçütler esas alınarak yapılacağı konusunda, ayrık bir hükme yer verilmeyen sözleşmede- Davalının bedel takdir hakkının üst sınırı 3’er yıllık dönemlerin bitim tarihinden itibaren yeniden başlayacak üç yıllık dönem başında, dava konusu kiralananın boş olması halinde emsal ve rayice göre olması gereken kira parası olduğunun kabulünün gerektiği- Bu belirlemeden sonra, yine hak ve nesafet kuralları, davacının bu yerde eski kiracı bulunuşu, taraflar arasında uzun süreli bir kira sözleşmesinin düzenlendiği olgusu göz önüne alınarak, belli bir miktarda indirim yapılması gerektiği-
Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan koşullar daha sonra önemli surette değişmiş ise, tarafların bu akitle bağlı tutulamayacakları, ancak sözleşme kurulduktan sonra ifası sırasında ortaya çıkan bu olayların harp, ekonomik krizler ve aşırı enflasyon gibi olağanüstü ve objektif nitelikte olmasının gerekeceği, ayrıca bu konuda sözleşmede ya da yasada aksine bir hükmün bulunmasının gerekeceği-
Uyarlama davası sonucunda takdir edilen avukatlık ücreti ve yargılama giderleri ile bunların faizlerine ilişkin ilamların kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı–
Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra önemli surette, çarpıcı, adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişmişse, tarafların artık o akitle bağlı tutulmayacağı, değişen bu koşullar karşısında MK. 2. maddesinden yararlanılarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesi imkanının hasıl olacağı - Sözleşmedeki intibak boşluğunun hak ve nesafet, doğruluk, dürüstlük kuralları ışığında yasa boşluğunda olduğu gibi MK. md. 1’deki yetki kullanılarak doğrudan kendisinin yaratıp takdir ettiği bir kuralla hakim tarafından doldurulması gerekeceği–
Bir kişinin zarara kendisinin kusuru ile sebebiyet vermesi halinde, zarara o kişinin kendisi katlanır; ancak zarar görenin ağır kusuru, illiyet bağını kesecek yoğunlukta değil ise, hemen illiyet bağının kesileceği sonucuna varılamaz, bu durumda tazminattan indirim yapılmasının gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.