Boşanma davası sonucunda hükmedilen «yoksullu nafakası» ile «iştirak nafakası»nın, boşanma ilamının eklentisi olduğu, bu nafakaların boşanma ilamının kesinleşmesi ile muaccel olacağı, bu tarihten itibaren icraya konulabileceği ve bu tarihten itibaren faiz istenebileceği–
Gayrimenkulün aynına ilişkin takip dayanağı ilamın kesinleşmeden takibe konulduğu sabit olup, temyiz inceleme tarihi itibariyle de henüz kesinleşmediği uyap üzerinden anlaşılmış olmakla 7176 sayılı Kanun’un 21. maddesi gereğince; anılan Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takiplerinin kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulmasına karar verilmesi gerekeceğinden mahkemece, kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar takibin durdurulmasına karar verilmesinin gerektiği-
Kamulaştırma bedelinin idareye tebliğ tarihi olan 30.05.2000 tarihinden ilamın kesinleşme tarihine kadar yasal faiz, kesinleşmeden itibaren muhtıra hesap tarihi olan 07.10.2015 tarihine kadar Anayasa 46/son faizinin uygulanacağı kuralı gözönünde bulundurularak, mahkemece alınan bilirkişi raporunda Anayasa 46/son kapsamında yapılan değerlendirmeye göre karar verilmesi gerekeceği-
İlamlı takipler bakımından, kural olarak, ilamın kesinleşmesinin gerekmediği; ancak bazı istisnai durumlarda, ilamın kesinleşmedikçe icraya konulamayacağı- Menfi tespit konulu ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı; menfi tespit isteminin yargılama aşamasında istirdat davasına dönüşmesi halinde de kesinleşme şartının aranacağı-
İcra Mahkemesi'nce aile mahkemesinden boşanma ilamının borçluya tebliğ tarihi ve boşanma yönünden temyiz edilmemişse bu tebliğ tarihine göre kararın boşanma yönünden kesinleşme tarihi, boşanma yönünden temyiz edilmiş ise kesinleşme tarihi istenerek, kesinleşme tarihlerinin ile örtüşüp örtüşmediğinin denetlenmesinin gerekeceği-
İfanın gerçekleşmemesinde borçlunun kusurunun bulunup bulunmadığı, davalının, yedinde bulunmayan bir hakkı devretmesinden bahsedilip bahsedilemeyeceği, bu bağlamda sözleşmenin baştan beri geçerli olup olmadığı tartışılıp sonucuna göre tazminat miktarının belirlenmesi, bu belirleme sırasında, dava dışı kooperatifin anılan mahkeme ilamının kesinleşmesi üzerine üyeliği kalmayan davacıya, bu nedenle iade ettiği meblağın dava konusu alacağa etkisi üzerinde durulması; ayrıca davalının ıslah üzerine ileri sürdüğü zamanaşımı def'i üzerinde de durularak talebin bağlı olduğu zamanaşımı süresinin açık bir şekilde değerlendirilmesi ve uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerektiği-
İcra takibinin dayanağı olan yerel mahkemenin ilamının, kamulaştırma bedel tespiti ve alacak davasına ilişkin olup, taşınmazın aynı ihtilaf konusu olmadığından takibe konulabilmesi için kesinleşmesinin gerekmeyeceği- Tespit edilen bedele 13.08.2010 tarihinden ilk karar tarihi olan 22.02.2011 gününe kadar geçen süre için yasal faiz yürütülmesine, ........'' hükümlerinin eklenilmesine karar verildiği, takibe dayanak olan ilamın, infazı için kesinleşmesi gereken ilamlardan olmadığı, her ne kadar anılan ilam bozulmuş ise de bozma sonrası verilen kararın Yargıtay'ca düzeltilerek onandığı ve bu ilamla takip alacaklısının alacaklı sıfatının kesinleştiği, ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı yönündeki şikayetin reddi ile usul ekonomisi ilkesi gereği gelinen son aşama nazara alınarak diğer şikayet nedenleri incelenerek sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
İcra takibinin dayanağı olan müdahalenin men'i ve ecrimisil ilamının, tapuya dayalı isteme ilişkin olarak verilmiş olup taşınmazın aynı ile ilgili bulunduğundan kesinleşmeden takibe konulamayacağı, yine, birleşen dosyada şikayet konusu yapılan avukatlık ücreti ve yargılama giderinin de esasın eklentisi olduğu, ilamın esası kesinleşmeden infaz edilemeyeceğine göre, eklenti ve ayrıntılarının da kesinleşmeden infaz olunamayacağı-
Menfi tespit davasının davacı lehine sonuçlanması üzerine, istem varsa, davacı-alacaklı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için takibin haksız olmasının yanında, takibin kötü niyetli olduğunun da borçlu tarafından ispatı gerektiği-Alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklının, kötüniyetli kabul edileceği- "Takip dayanağı kredi sözleşmede yer alması gereken imzanın kefilin eşine ait olmaması" nedeniyle "geçerli bir kefalet sözleşmesinin bulunmadığı" gerekçesiyle menfi tespit davasının kabulü halinde, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilemeyeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi, davacı borçlu tarafa fazladan yargılama giderleri yükletilmesine neden olunması hakkın kötüye kullanılması olup, hukuk düzeni tarafından korunamayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.