İcra takibine, asliye ticaret mahkemesince itirazın iptaline karar verilen meblağ üzerinden devam edilebileceği- Temlik edenin takipte alacaklı sıfatı kalmadığından temyiz dilekçesinin reddedilmesi gerektiği-
Mahkemece, haciz müzekkeresinin davalı Banka'ya tebliğ edildiği tarih itibarı ile Banka'ya olan borcun varlığını koruyup korumadığı, borç var ise ne kadar olduğu, Banka'nın herhangi bir riskinin olup olmadığı, varsa miktarının belirlenmesi gerekeceği, aynı şekilde Banka'nın, çekle işleyecek hesap açarken ve çek karnesi verirken gerekli basiret ve itinayı göstermek zorunda olduğu da gözetilerek, rehin hakkını sadece karşılıksız kalan çekler ve ibraz edilmeyen çekler ile ilgili olarak ileri sürebileceğinin kabulü mümkün olduğundan, haciz tarihi itibarı ile varsa tamamen ya da kısmen karşılıksız kalan çeklerden doğan yasal sorumluluk miktarı ile henüz muhatap bankaya ibraz edilmeyen çek yapraklarından kaynaklanan risk miktarı toplamının hesaplanması, bu doğrultuda çek karnesi verilirken teminat istenip istenmediği, çek yapraklarının geri istenip istenmediği, haciz tarihinde kaç tane çekin ibraz edilmiş olduğu, bu tarihten sonra karşılıksız çek ödemesi olup olmadığı hususlarını da içerir şekilde Banka hesap işleri konusunda uzman bilirkişi heyetinden ayrıntılı rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken, bilirkişi raporu ile belirlenebilecek rehin hakkı ve risk miktarının davalı üçüncü kişiye süre verilerek bildirilmesinin istenmesinin, buna ilişkin müzekkereye cevap verilmediği gerekçesi ile eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu tarihte satın alınan ve davalı eş üzerine tescil edilen taşınmaz üzerinde tarafların katkı payı oranları belirlenirken evlilik tarihinden taşınmaz alım tarihine kadar taraf gelirleri, tasarruf edecekleri miktar, TMK. 152 gözetilerek bulunan katkı payı oranlarının dava konusu taşınmazların dava tarihi ile belirlenen piyasa sürüm değeri ile çarpımı neticesinde bulunacak miktarların dikkate alınması gerektiği- Katkı payı lacağı ile katılma alacağının karşılık olarak takas-mahsup edilebileceği-
Nakliye faturaları gönderilip faturalar itirazsız ticari deftere kaydedilmesi halinde, artık davacının bu yöne ilişkin olarak sevk irsaliyelerinin verilmediğini belirterek cezai şart istemesinin mümkün olmadığı-
İtirazın kaldırılmasına dayanak teşkil eden ............... Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ara kararının .............. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin esas kararıyla kaldırıldığı, Bankaca ............... tarihli beyan dilekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi’ne bildirildiği ancak Bölge Adliye Mahkemesi’nce bu konuda herhangi bir inceleme yapılmadığı görüldüğünden, borçlu Bankaca .............. tarihli dilekçe ile bildirilen ............... Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ........... sayılı dosyası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi için Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
Borçlunun, alacaklının hakkında yaptığı takip tarihinde kesinleşmemiş olan -kira tesbitinden doğan- alacağının, borcundan takas ve mahsubunu isteyemeyeceği–
Takip hukuku bakımından takas ve mahsup iddiasının kural olarak; “takasa konu alacağın, İİK. nun 68.maddesindeki belgelere dayanması” , “bu alacakla ilgili olarak icra takibin yapılmış ve takibin kesinleşmiş olması” ve “alacağın ilama bağlanmış olması” hallerinde, icra mahkemesinde incelenip, sonlandırılması gerekeceği-
Mahkemece uyulmasına karar verilen Yargıtay'ın ilgili dairesinin bozma ilamında “.....taraflar arasındaki her iki sözleşmede de depozitonun kiracının herhangi bir borcunun olmaması halinde iade edileceği..." kararlaştırıldığına ve birleşen dava dosyasında da davacı kiralayan tarafından kiracı aleyhine açılan erken tahliye nedeniyle kira paralarının tahsiline ilişkin alacak davası bulunduğuna göre, mahkemece kiracının depozitonun iadesi talebinin, kiralayanın erken tahliye nedeniyle açtığı alacak davası ile birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı, bunun, ücretin doğrudan doğruya avukata ödeneceği anlamına gelemediği, bu ücretin, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemeyeceği, haczedilemeyeceği- Borçlunun vekili nezdinde doğmuş bir alacağı söz konusu olmadığından istemin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Sözleşmenin taraflarından birisinin “o sözleşmenin ifa olunacağı” hususunda o güne kadar süregelen davranışları ile karşı tarafa tam bir güvence vermesinden ve karşı tarafın da “ sözleşmenin yerine getirileceği” inancına iyiniyetle bağlanarak kendisine düşen edimleri yerine getirmesinden sonra artık «sözleşmenin şekil yönünden geçersizliğinin» ileri sürülmesinin «hakkın kötüye kullanılması» niteliğini taşıyacağı ve bu savunmanın (iddianın) yasal himayeden yoksun kalacağı –

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.