İflas idaresinin kesinleşmiş vergi alacaklarını masaya yazmak zorunda olduğu, kesinleşmemiş vergi alacaklarının da masaya yazılacağı ve gerekiyorsa iflas idaresince Vergi Mahkemeleri nezdinde bunlara itiraz edilebileceği-
İflâs tarihinden sonra doğmuş olan alacakların -iflâs alacağı sayılmayacakları için- masaya kayıt ve kabullerinin istenemeyeceği–
İflas anına kadar doğmuş alacakların, bu tarihe kadar işlemiş faiziyle birlikte masaya kaydedileceği-
HMK'nın 448. maddesi anlamında dava açılma işleminin tamamlanmış olduğu anlaşıldığından, tamamlanmış işlemden sonra yürürlüğe giren tarifeye dayalı olarak gider avansının ödenmesi istenemeyeceği- Davanın HMK'nın yürürlüğünden önce açılmış olması, dilekçelerin teati aşaması tamamlanarak, tahkikat aşamasına gelinmiş olması karşısında; bu aşamada masrafa gerek olması halinde HMK'nın 324. maddesi uyarınca sonuca gidilmesi gerektiği- Yargılama aşamasında iflasına karar verilen şirket yönünden davanın kayıt kabul davasına dönüşeceği ve İİK. mad. 235/3 uyarınca basit yargılama usulüne tabi olduğu ve bu durumda, mahkemece davalı müflis ile diğer davalılar hakkındaki davanın farklı yargılama usulüne tabî olduğu gözetilerek bu davalı şirket ile ilgili dosyanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydı ve tabî olduğu yargılama usulüne göre yargılamanın yürütülmesi, iflas idaresine dava dilekçesinin tebliği ile yazılacak müzekkere yönünden sadece tebliğ ve müzekkere giderinin yatırılmasının yeterli olduğunun gözetilmesi gerekirken, gider avansının yatırılmasına ilişkin dava şartı eksikliğinden davanın, bu müflis davalı şirket yönünden usûlden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kayıt kabul davalarında harcın “maktu” olarak yatırılması gerekeceği; yabancı para alacaklarının, alacağın iflas tarihindeki döviz satış kurundan Türk Lirasına çevrilerek masaya kaydının yapılması gerekeceği-
İflâsın açılmasından önce müflis tarafından yürütülen davada müflis aleyhine verilen kararın -verilen kararın iflâs idaresince ‘bu ilamın alınmasında alacaklı ve müflisin muvazaalı hareket ettiği iddia ve ispat edilmediğinden- ‘kesin hüküm’ olması nedeniyle, iflâs idaresini de bağlayacağı–
İİK’nun 142/1. maddesinde geçen alakadarlar ifadesinin, kural olarak borçluyu değil, davacı alacaklıdan sıra itibariyle önce olan alacaklıları ifade edeceği-
Menfi tesbit, bono iptali ve istirdat davasında davacının, davalılardan birisi ile kooperatif payının devri ve natamam binanın tamamlanması sözleşmesi yaptığı ve bedel borcunu bono ile ve nakden ödediği, kooperatif payının devrinin gerçekleştiği ancak natamam binanın tamamlanmasının imkansızlaştığı, yüklenicinin edimini belirlenen günde ifa etmemesi hali ile ( BK. 101/2; şimdi; TBK. 117) ifanın imkânsız hale geldiği hallerde (BK. 107; şimdi; 124) ayrıca bir ihtara hacet kalmaksızın borçlunun mütemerrit duruma düşeceği, ayrıca bir mehil tayinine gerek kalmayacağı, alacaklının, BK. 106/son'daki (şimdi; TBK. mad. 123) hakkını kullanarak akdi feshederek BK. 108/1 (şimdi; TBK. mad. 125) gereğince vaad olunan şeyi vermekten imtina ve tediye eylediği şeyi istirdat edebileceği-
Ortada geçerli bir icra takibinin bulunmadığı (dava konusu icra takibinin davalı hakkında verilmiş olan iflas kararının kesinleşmesiyle düşmüş olduğu) durumlarda, itirazın iptali davası sonucunda inkâr tazminatına hükmedilemeyeceği–
Sıra cetveline itiraz davasının ilan tarihini izleyen onbeş gün içinde açılması gerektiği- Eğer alacaklı tebliğe elverişli adres gösterip masraf yatırmış ise dava açma süresinin tebliğden itibaren başladığı- İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın tahsili için açılacak olan davanın sıra cetveline itiraz davası olmayıp bu davanın genel hükümlere göre genel mahkemelerde açılması gerektiği, bu davada sıra cetveline itiraz davalarındaki sürelerin uygulanmayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.