Davalılardan Şehmuz Adanır’ın 16/07/1998 tarihinde tüketici kredisi kullandığını, diğer davalıların da müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, kredinin geri ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini ileri sürerek, 17.971,98 TL alacağın temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline-
Mahkemece, tüzel kişiliği haiz Fon tarafından İİK hükümlerinden yararlanılarak düzenlenen ve idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetvelinin dava konusu edildiği, davalı müflis TYT Bank iflas idaresinin TMSF adına tasfiye yürüttüğü, gerçek hasmın TMSF olduğu, bu cetvelde davacı tarafın alacağı ile ilgili alınan kararın iptalini amaçlayan davacının, alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı varsa cetvelin davacı alacağı ile ilgili kısmının iptali ile ilgili inceleme yapıp karar vermenin Adli Yargının görevi dahilinde olmadığı, anılan kararın iptali üzerine idarece yeni bir karar alınarak davacının alacağının cetvele kayıt ve kabulüne karar verileceğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı-
Davacı tarafça imzalanmış olan makbuzların neye dayanarak ve hangi gerekçe ile verildiği hususunun denetlenebilmesi için bu makbuzların verildiği tarihleri de kapsayan ticari defterlerin tümünün getirtilerek Ticaret Kanunu uyarınca açılış ve kapanış tasdikleri de incelenip bu tarihler arası şirketin aktif-pasifleri üzerinde durularak, bir şirketin ihtiyacının karşılanmasını gerektirebilecek durumun olup olmadığı hususları da irdelenmek suretiyle davacının gerçek bir alacağın olup olmadığı saptanması gerektiği-
İflas tasfiyesi sırasında doğan alacaklar olan masa alacaklarının (İİK.m.248) masaya kaydı istenemeyeceği, bu alacakların iflas idaresince tam olarak ödenmesi gerektiği ve bunlara ilişkin ihtilafların ait olduğu hukuki ilişki çerçevesinde giderileceği, davacı vakıf 506 s. K.’nun geçici 20. maddesi uyarınca bir sosyal güvenlik kuruluşu olup, tasfiyenin devamı sırasında oluşacak alacaklarının 5510 s. K.’nun 88. maddesi uyarınca iş mahkemesinde dava edilebileceği, sırf tarafların aynı olmasından yola çıkılarak farklı hukuki ilişkilere ve farklı mahkemelerin görevine giren davaların birleştirilmesinin isabetsiz olduğu-
Taraflar arasındaki kayıt kabul davası-
Davacının, dava dilekçesinde, aleyhine dava açtığı kişinin adı, soyadı veya unvanı ile tebliğe yarar adresini bildirmemesi üzerine, mahkemece HMK'nın 119. maddesi uyarınca meşruhatlı ihtar tebliği edilmesi ve ihtara rağmen de davalıya yönelik açıklamada bulunmaması nedeniyle anılan yasal düzenleme uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Daha önce HUMK'nın 187/4. maddesinde bir ilk itiraz olarak nitelenen "derdestlik" hususun HMK. mad. 114/1-ı hükmü ile dava şartı haline getirildiği- Davanın tarafları, konusu, dava sebebi aynı değilse derdestliğin söz konusu olmadığı- Bunun yanında, anılan dosyada davacı olan tüketicinin davalılar müflis şirket ve diğer ortağı yönünden davayı takipsiz bırakması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalı yönünden ise davanın kabulüne dair karar verildiği anlaşılmakla, derdestlik söz konusu olmadığından, mahkemece davanın esasına girilmesi gerektiği-
İş mahkemesindeki dava devam ederken işveren şirketin iflas etmesi halinde mevcut davaya kayıt kabul davası olarak devam edileceği, işveren, iş mahkemesinde açılmış olan davadan önce iflas etmiş ise ticaret mahkemesinde kayıt kabul davasının açılabileceği-
İİK.mad. 191/1 uyarınca iflasın açılması ile borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf yetkisini kaybettiği ve dolayısıyla malvarlığına dahil değerler üzerindeki hukuki işlemlerinin iflas alacaklılarına karşı geçersiz olduğu- Davacının İİK. mad. 254  kapsamında verilen iflas kapatma kararının ilan edildiği, BK.nun 66. maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin bu tarih itibarıyla başlaması gerektiği, zamanaşımı süresi dolmadan davanın açılmış olduğu,davacı yanca iflas tasfiyesinin devamı sırasında alacaklı ile yapmış olduğu protokol kapsamında alacaklıya ve vekiline yaptığı ödemelerin İİK. mad. 191 gereği iflas alacaklılarına karşı hükümsüz bulunduğu, müflis borçlunun yasada öngörülen geçersizliğe dayanılarak iade talebinde bulunamayacağı, borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğundan ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağından davanın reddi gerektiği-
Ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulmuş olması yanında defterlerde yer alan kayıtların dayanağının da usulüne uygun olması gerektiği- Davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde kayıtlı olan faturanın dayanağının da usulüne uygun olduğunun ispatlanması gerekeceği- Fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olmasının tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağı- Malların alıcıya teslim edildiğini ve faturanın da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini davacı tarafın ispat etmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.