Poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimsenin, keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan def'ileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremeyeceği; ancak, hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde bu def’iler ileri sürebileceği- Takip alacaklısının kötüniyetli olduğu iddia ve ispat edilmediği gibi, senet metninde de tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığından ve icra mahkemesinin dar yetkili bir mahkeme olması, borçlunun senet lehtarı ve cirantası olması karşısında, TKHK’nın 6/A maddesi gereğince senedin nama yazılı düzenlenmesi gerektiği iddiasını hamile karşı ileri sürmesinin (TMK. 2) çelişkili davranış yasağını oluşturduğunun kabul edilmesi gerektiği-
Hamilin icra takibi yapabilmesi için haklı hamil olması gerekmeyip yetkili hamil olmasının yeterli olduğu, takip dayanağı çekin keşide tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK'nun 818. maddesinin göndermesiyle çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 687. maddesi gereğince, keşideci borçlunun, lehtara ve cirantalara karşı ileri sürebileceği şahsi def'ilerini, iyiniyetli hamile karşı ileri süremeyeceği, ancak, hamilin çeki devralırken bile bile keşidecinin zararına hareket ettiğinin takip hukuku açısından geçerli bir belge ile kanıtlanması halinde anılan def'ilerin yetkili hamile karşı da ileri sürülebileceği-
Davalı bankanın, yetkili hamil olduğunu birbirini takip eden geçerli ciro zinciri ile kanıtlayamadığından ciro zincirindeki kopukluktan önceki lehtar ve keşideciye başvurma hakkı bulunmadığı- Lehtarın cirosunun sahte olması nedeniyle birbirini takip eden geçerli ciro zinciri olmadığı için davalı bankanın "yetkili hamil" olduğunu, yani "kendisine çek üzerinde bulunan hakkın geçtiğini" ispat edemediğinden, ispat yükünün davacı keşidecide olduğunun düşünülemeyeceği- Davalı bankanın, çeklerdeki lehtarın cirosunun sahte olması nedeniyle çeklerdeki hakkın geçerli ve birbirine bağlı ciro zinciri ile hak sahibi olduğunu ispat edemediğinden ve keşideciye başvuru hakkı bulunmadığından menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği- "Dava konusu çeklerde davacı keşideci olup, davalının çeklere ciro yoluyla hamil olduğu, davacı keşidecinin kendi imzasını inkâr etmediği, ciro metnine göre ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığı, lehdarın imzası sahte olsa bile imzaların istiklâli ilkesi karşısında bu durumun davacı keşideciyi sorumluluktan kurtarmayacağı, ancak çeklerin lehdarı olan şirket tarafından açılan çek iptali davası sonucunda uyuşmazlığa konu çeklerin iptaline karar verilmesi üzerine davacı keşideci tarafından çeklerin lehtarına iyiniyetli olarak ödeme yapıldığı, yapılan iyi niyetli ödeme nedeniyle davacı keşidecinin borçtan kurtulacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Lehine ciro yapılan kimsenin ciroda gösterilmesine gerek bulunmadığı, cironun «cirantanın imzasından» ibaret olabileceği—
Çekin ciro yoluyla iktisabından sonra karşılıksız olduğunun öğrenilmesinin, hamilin kötü niyetli hamil olarak nitelendirilmesini gerektirmeyeceği-
Hamiline yazılı bir çekin bankaya ibrazından sonra, ciro edilmeksizin başkasına elden devrinin olanaksız olduğu, ibrazdan sonra alacaklının çekte hak sahibi olabilmesi için TTK’nun 705. maddesi uyarınca adına «alacağın temliki» hükümlerini doğuran bir cironun bulunması gerekeceği—
Çekte lehtarın gerçek veya tüzel kişiyi ifade etmesinin gerekmediği (Bu durumun, çekin geçerliliğine etki etmeyeceği) -
Hamiline yazılı çeklerde takip alacaklısının ciro silsilesi içerisinde yer almaması halinde ve bankaya ibraz için ciro edenin de son hamil olduğunun belirlenmesi durumunda, takip alacaklısının yetkili hamil olabilmesi için, ibrazdan sonra adı geçene -temlik hükmünde de olsa- bir cironun varlığının zorunlu olduğu—
Çekin hamiline yazılı çek olması nedeniyle tarafların anlaşması ve zilyetliğin devri ile başkasına devredilebileceği, davalının çeki diğer davalıdan zilyetliğin devri suretiyle aldığı, tanık ve davacı-borçlu, çekin davacının eski eşi tarafından doldurulduğu ve davalıya verildiği, imzanın davacı-borçluya ait olduğu, davacının çekin çalındığı ve elinde rızası dışında çıktığı iddialarını ispat edemediği, dava konusu çeke istinaden yapılan takibin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulduğu gerekçeleriyle menfi tespit davasının reddine ve tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesinin isabetli olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.