Çekte lehtarın gerçek veya tüzel kişiyi ifade etmesinin gerekmediği (Bu durumun, çekin geçerliliğine etki etmeyeceği) -
Hamiline yazılı çeklerde takip alacaklısının ciro silsilesi içerisinde yer almaması halinde ve bankaya ibraz için ciro edenin de son hamil olduğunun belirlenmesi durumunda, takip alacaklısının yetkili hamil olabilmesi için, ibrazdan sonra adı geçene -temlik hükmünde de olsa- bir cironun varlığının zorunlu olduğu—
Çekin hamiline yazılı çek olması nedeniyle tarafların anlaşması ve zilyetliğin devri ile başkasına devredilebileceği, davalının çeki diğer davalıdan zilyetliğin devri suretiyle aldığı, tanık ve davacı-borçlu, çekin davacının eski eşi tarafından doldurulduğu ve davalıya verildiği, imzanın davacı-borçluya ait olduğu, davacının çekin çalındığı ve elinde rızası dışında çıktığı iddialarını ispat edemediği, dava konusu çeke istinaden yapılan takibin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulduğu gerekçeleriyle menfi tespit davasının reddine ve tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Mahkemece, kayıt kabul talep edenin, çek yaprağı başına Yasa gereği yaptığı ödemeleri bir teminattan karşılanacağı veya Yasa gereği yapılacak ödemelerin çek hesap sahibinden talep edilmeyeceği yönünde taraflar arasında yapılmış bir sözleşme olup olmadığı hususları araştırılarak, sonuca ulaşılması gerektiği, bu durumda, mahkemece, taraflar arasındaki hükümleri incelenerek, bankanın çek yaprağı başına sorumluluğu ile ilgili müşterisine rücu edemeyeceğine ya da bir teminattan karşılanacağına ilişkin bir hüküm bulunması halinde talebin şimdiki gibi reddine, aksi halde, İİK'nın 197/1. maddesi gereğince şarta bağlı olarak kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Hamilin, çek borçlusunu takip ve senedi ibraz zorunluluğu bulunması nedeniyle, çeklerde hamilin yerleşim yeri mahkemesi yetkili olmayıp, BK'nın 73,1 hükmünün bu durumda uygulanmayacağı-
Tacir olarak basiretli davranması gereken davalının, keşidecileri ve lehdar-cirantaları farklı olan çok sayıda hırsızlık iddiasına konu çeki yeterli araştırmayı yapmadan iktisabında ağır kusurlu olduğundan davalıdan istirdatına karar verilmesi gerektiği-
Çalıntı çekin hâmilinden ancak hâmilin -çeki edinirken- “kötüniyetli” veya “ağır kusurlu” olduğunun kanıtlanması halinde geri alına-bileceği-
Süresinde bankaya ibraz edilen çeki daha sonra bedelini ödeyerek alan cirantanın takip hakkının mevcut olduğu, bu ödemeyi makbuza bağlamış olmasının ona bu hakkı tanıdığı, ancak TTK.'nun 638. maddesinde sayılanlar dışında bu meyanda % 10 çek tazminatının istenemeyeceği-
Direnme kararlarının, yapıları gereği, Yasa’nın hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay Dairesinin bu denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin bir iddiayı içerdiklerinden, o iddianın yasal ve mantıksal gerekçelerini de ortaya koymak zorunda olacakları, herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin direnme kararı verilmesinin, hakimin yargılama görevini savsaması olarak dahi düşünülmesini mümkün kılacağı-
Davacının çeki dava dışı şirketten teminat olarak aldığının ve bu çeki kaybettiğinin ileri sürüldüğü davada, bilirkişi raporunda davacı ile dava dışı şirket kayıtlarının birbirini doğruladığının belirtilmesinin, davalı tarafın çeki kötü niyetle iktisap ettiği ya da iktisapta ağır kusuru bulunduğu sonucunu çıkarmak için yetersiz olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.