11. HD. 07.05.2018 T. E: 2017/1180, K: 3234-
Davalılar vekilinin süresi içinde istinaf yoluna başvurmadığı gerekçesi ile hükmün davacı lehine bozulması gerektiği-
Geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verileceği ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücretinin ortaklık üzerinde bırakılacağı-
Yerel mahkemenin temyize konu direnme kararının gerekçesinde “davacının davalı şirkette geçerli bir ortaklığının olduğu ve TTK hükümlerine göre şirket ortağının sermaye olarak şirkete verdiğini geri isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın hem esastan reddine, hem de alacağın zamanaşımına uğramasından dolayı reddine karar verildiği” belirtildiği, mahkemenin hangi gerekçeyle davayı reddettiği açıkça anlaşılamadığından özellikle Anayasa’nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren HMK’nın 297. maddesi de gözetilerek direnme kararında davanın esastan mı yoksa alacağın zamanaşımına uğramasından dolayı mı reddedildiği açıkça ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirtilmesi gerektiği-
Tazminat takdir edilmesi konusunda yerel mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlığın bulunmadığı, davaya konu olan, davalı tarafından davacıya karşı sarfedilen sözlerin, genel havası itibariyle ağır, BK.'nın 49. (şimdi; TBK. mad. 58) maddesindeki kişilik haklarına ağır ve haksız tecavüzün bütün unsurlarını içerdiği, röportajın televizyon kanalında yayınlanmasının ve geniş bir kitle tarafından izlenmesinin tecavüzün ağırlığını arttıracak nitelikte olduğu, tecavüzün yöneltildiği kişinin öncelikle bakanlık ve daha sonra milletvekilliği görevini yaparak tanınmış olmasının, tecavüzün ağırlığını oluşturmada bir diğer önemli faktör olduğu, davalının sosyal çevresi yaptığı iş ve ekonomik durumu itibarıyla zarurete düşmeden hükmedilen tazminatı ödeme gücüne sahip olduğu, bu nedenlerle davacı yararına hükmedilen 10.000.000.000 TL. manevi tazminatın olayın oluşuna uygun düşeceği-
Kesin hüküm niteliğinde bir karar bulunmasa da tanımaya konu davanın, işbu davadan daha önce açıldığı, tanıma davasının neticesinin eldeki davayı etkileme ihtimali bulunduğundan; kesinleşmesinin bekleneceği-Davacının, parayı teslim aldığını belirterek imzaladığı ve imzaya açıkça itirazının bulunmadığı, borcu söndüren ödeme vakıasının yargılamanın her aşamasında ileri sürülmesinin mümkün olduğu- Yabancı para alacağının ödeme tarihindeki TL karşılığını isteme hakkını haiz bulunan davacının tercihini bu yolda kullanmayıp; alacağını TL'ye çevirmek suretiyle talepte bulunduğundan, karşı tarafın izni olmadan bu tercihinden dönemeyeceği-
Geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemi-
11. HD. 10.06.2016 T. E: 4726, K: 6442-
Geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadına-
Geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve verilen paranın tahsili istemi-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.