8. HD. 18.01.2018 T. E: 2017/8295, K: 837-
Hem akıl hastalığı/zayıflığı (TMK. mad. 405), hem de savurganlık/kötü yönetim (TMK. mad.406) uyarınca kısıtlama talebinde bulunulduğu ve davacılar vekilinin dava dilekçesinde tartışmaya yol açmayacak şekilde, kısıtlanması istenenin “ihtiyacı olmadığı halde mal varlığını elden çıkarmaya başladığından, savurganlık derecesindeki tasarrufî işlemlerinden, gerek kendisinin ve gerekse aile efradının ciddi sıkıntılara maruz bırakacağı kuşkusundan” bahsettiği anlaşıldığından kısıtlanması istenin akıl sağlığı konusunda araştırma yapılmış ise de, TMK mad. 406 yönünden bir araştırma ve değerlendirme yapılmamış olduğundan mahkemece bu koşullar da gözetilip, TMK. mad. 409/1, 413 vd. maddeleri doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerektiği-
Vesayet altına alınmak istenenin mahkemece akli durumu yönünden sadece değerlendirme ve inceleme yapılsa da TMK'nun 406. maddesi yönünde herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu-
8. HD. 18.01.2018 T. E: 2017/8812, K: 836-
Kısıtlanması talep edilen davalının tek taşınmazını satmış olmasının tek başına vesayet altına alınmasını gerektirmeyeceği-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 405, 406 ve 408. maddeleri kapsamında kalan, akıl sağlığı, malvarlığını kötü yönetme ve yaşlılık sebeplerine dayalı kısıtlanma kararı verilmesi istemi-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 405. ve 406. maddeleri kapsamında kalan, akıl sağlığı, malvarlığını kötü yönetme, savurganlık sebeplerine dayalı kısıtlanma kararı verilmesi istemi-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 472. maddesi gereğince kısıtlılığın kaldırılması istemi-
Uyuşmazlık; vesayet konusunda karar vermenin Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisinde olup olmadığı noktasında toplanmakta olup, Alman mahkemesi tarafından Türk milli hukuku ile çatışmayacak ve hatta aynı paralelde verdiği kararın ne milli hukuka ve ne de münhasır yetki ya da kamu düzeni ile bir alakası bulunmadığı, 1905 tarihli 'Kısıtlamaya ve Benzer Tedbirlere İlişkin La Haye Sözleşmesi'nin 3. Ve 7. maddelerine göre; kural olarak milli hukukun ve milli Devlet mahkemelerinin yetkili olmasına karşın hacir altına alınacak şahsın bulunduğu yer ( Almanya ) makamları da, ilgilinin milli hukukuna ( Türk Hukukuna ) veya bulunma yeri hukukuna ( Alman Hukukuna ) göre hacir kararı alabilecekleri öngörüldüğü, açıklanan tüm bu nedenlerle dava, kısıtlama kararının tanınmasına ilişkin olduğuna göre davanın kabulü gerekeceği-
8. HD. 18.06.2019 T. E: 3307, K: 6124-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.