İktisap ve işyeri ihtiyacı nedeni ile kiralananın tahliyesi istemine ilişkin davada; konut ya da çatılı işyeri niteliğindeki bir taşınmazı iktisap eden kimse dilerse eski malik ile kiracı arasında yapılmış sözleşmeye dayanarak sözleşmenin sonunda bir ay içinde, dilerse TBK.’nun 351. maddesi uyarınca edinme günü de dahil olmak üzere edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla edinme tarihinden itibaren altı ay sonra ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabileceği; ancak olayımıza gelince; takibe dayanak yapılan ve karara esas alınan 01.09.2009 başlangıç tarihli 5 yıl süreli yazılı kira sözleşmesi ile kiralananın sera olarak sebze yetiştiriciliğinde kullanılmak üzere kiraya verildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı; bu durumda kiralananın niteliğine göre hasılat (ürün) kirası söz konusu olup Türk Borçlar Kanunu'nun 358.maddesi göndermesi ile olayımızda kira sözleşmesine ilişkin genel hükümlerin uygulanacağı; davacının dava konusu tarla niteliğindeki taşınmazı 11.03.2013 tarihinde satın alarak kira sözleşmesinin tarafı haline geldiği; davaya dayanak sözleşme 01.09.2009 başlangıç ve 5 yıl süreli olup, sözleşme süresi henüz dolmadığından, 11.10.2013 tarihinde açılan dava nın süresinde olmadığı-
Kira ilişkisine Borçlar Kanununun hasılat kirasına dair hükümlerinin uygulanabilmesi için, kiralananın demirbaşları ve işletme ruhsatı ile birlikte kiralanmış olması ve işletme hakkının devredilmiş bulunması gerektiği- Kira sözleşmesinde kiralananın işletme ruhsatıyla birlikte kiralandığına dair bir hüküm bulunmadığından, mahkemece kiralananın işletme ruhsatı ile birlikte kiralanarak işletme hakkının devredilip devredilmediği üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İcra mahkemesince; alacaklı-kiralayan tarafından ödeme emrine itiraz etmiş olan borçlu-kiracı hakkında “itirazının kaldırılması” istenmeden, tahliyeye karar verilemeyeceği-
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda alacaklı tarafından takipte tahsili talep edilmeyen 2020 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarına ilişkin kira bedelleri ile takip tarihi itibariyle muaccel olmayan 2020 yılı Ekim ayı kira bedelinin de hesaplamaya dahil edildiği, borçlunun bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde yeniden bilirkişi raporu aldırılması talebinde bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece alacaklı tarafından takipte tahsili talep edilen aylara ilişkin kira bedellerinin hesaplama dahil edilebileceği ve muaccel olmayan aya ilişkin kira bedelinin talep edilemeyeceği hususları dikkate alınarak değerlendirme yapılmak üzere ek bilirkişi raporu aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mecurun kullanım amacına uygun olarak tahsis edilmediğinin gerekçesi asıl sözleşmenin feshi nedeni olarak gösterilebileceği, bu sebebe dayalı feshin ancak sözleşme imzalandıktan sonra öne sürülebileceği-
Davadaki uyuşmazlık da, ürün kirasının bir türü olan rödovans alacağının tahsiline yönelik olup, dava 6100 Sayılı HMK'nun yürürlüğe girmesinden sonra asliye hukuk mahkemesinde açıldığından, bu durumda mahkemenin dava dilekçesini görev yönünden ret ederek görevsizlik kararı ile dosyayı görevli sulh hukuk mahkemesine göndermesi gerekeceği-
Borçlunun, aidat alacağına dayalı olarak adi kiraya ve hasılat kiralarına ait yolla takip yapılamayacağına yönelik iddiasının şikayet niteliğinde olduğu- Maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmasının, taraflar yönünden usuli kazanılmış hak doğurmayacağı-
Hasılat kirası sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemi-
Hukukumuzda rödovans sözleşmelerine ilişkin özel bir düzenlemenin bulunmadığı, bu sözleşmelerin yerleşik Yargıtay uygulamalarında BK’nun hasılat kiralarına ilişkin 270 ve devam eden ilgili maddeleri hükümleri çerçevesinde değerlendirileceği, taraflar arasındaki sözleşmenin maden siciline tescili zorunluluğu bulunmayıp, tescilin ancak madendeki devlet hakkının takibi açısından hüküm ifade edeceği, o halde mahkemece herhangi bir şekil şartına tabi olmayan rödovans sözleşmesine dayalı davacı taleplerinin değerlendirilmesi gerekeceği-
Dava dışı şirket ile yapılan bayilik sözleşmesi ve tesis edilen petrol istasyonunun mülkiyetinin ilerde davacıya bırakılacağı, ayrıca bir bedel karşılığı kiralandığı açık olup, anılan 3996 sayılı Kanunun taraflar arasında kiracılık ilişkisinin kurulmasından sonra yürürlüğe girdiği de dikkate alınarak, taraflar arasında ki hukuki ilişkinin Borçlar Kanununun 270 ve devamı maddelerinde düzenlenen hasılat kira sözleşmesi niteliğinde olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.