Davacının kullanım hakkını bir başkasına kiralaması ve bir başka tesisten istifade etmiş olmasının 6502 sayılı Kanun’un 50/9 uncu maddesi ve Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’nin 15/3 üncü maddesi anlamında zilyetliğin devri niteliğinde sayılıp sayılamayacağı, resmî devir ile geçerli hâle gelen sözleşmede fiili teslimin de sağlandığı ve sözleşmenin iptali için haklı neden sunulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı- "Davacının kullanım hakkını kiraladığı" savunmasına süresinde dayanmayan davalının bu olguya ilişkin delilini savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağına aykırı şekilde istinaf incelemesi aşamasında sunması halinde, savacı tarafça bu duruma açıkça muvafakat edilmediğine göre söz konusu belgenin delil olarak tartışılması ve hükme esas alınamayacağı- "İptali istenen sözleşme bedeli 23.730,00 TL olup bu miktar 2021 yılı için 78.630,00 TL olan temyiz kesinlik sınırının altında olduğundan, bölge adliye mahkemesinin ek karar ile temyiz talebini reddetmesi yerinde olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Mülkiyeti muhafaza koşuluyla satılan malın, satıcının alacaklıları tarafından haczedilmesi:
Mülkiyeti muhafaza koşulu ile satılan malın, alıcının alacaklıları tarafından haczedilmesi:Mülkiyeti saklı tutma sözleşmesinin MK. 764’e uygun olarak yapılmış olması halinde, mülkiyetin satıcı üzerinde kalıp alıcıya geçmeyeceği, satıcının mal üzerindeki hakkının şahsi hak değil ayni hak olduğundan satıcının bu hakka dayanarak -malın; alıcının alacaklıları tarafından haczi üzerine- istihkak davası açabileceği, dava açılınca borçlunun temerrüde düşmüş olup olmadığının araştırılarak; borçlu kalan taksitleri ödemede temerrüde düşmüşse, davacı üçüncü kişinin ancak aldığı satış taksitlerini davalı borçluya iade etmek koşulu ile sözleşmeden dönebileceği, iade edilecek bedel üzerinden, haczin bedele dönüştürülmesi suretiyle istihkak davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği, eğer davalı borçlu geri kalan taksitleri ödemede henüz temerrüde düşmemiş ise, alacaklının geri kalan borcu bir defada ödeyerek satılan mal üzerindeki mülkiyeti saklı tutma kaydını kaldırıp, mülkiyeti borçluya geçirere
Vâde farkı alacağı için ödenmesinde gecikme nedeniyle ayrıca temerrüt faizi istenemeyeceği–
Yabancı para borçlarında, icra inkâr tazminatına alacağın takip tarihindeki T.L. karşılığı üzerinden hükmedilmesi gerekeceği-
Alıcının temerrüdü nedeniyle mal bedelinin tahsili istemi-
MK. 764’de öngörülen, mülkiyeti muhafaza sözleşmesinin “alıcının ikametgahının bulunduğu noterce tasdik edilmesi” ve “ilgili sicile kayıt edilmesi” koşulunun bir “şekil koşulu” olmayıp “sözleşmesinin geçerlik koşulu” olduğu- Bu şekle uyulmadan yapılan mülkiyeti muhafaza sözleşmesinin doğurduğu sonuçlar-
Taraflar arasındaki hisse devir vaadi sözleşmesi yazılı yapılmışsa da imzalar noterce onaylanmadığından sözleşmenin geçersiz olduğu- Davacının edimini yerine getirerek hisselerini devrettiği, sözleşmede alıcının temerrüdü sebebiyle dönme hakkının açıkça saklı tutulmadığı, bu durumda davacının hisse devir bedelini talep edebileceği gözetilerek ve tarafların devir bedelinin ödenip ödenmediğine ilişkin iddia ve savunmaları da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.

  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor