Asıl dava, el atmanın önlenmesi; karşı dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa alacak istemine ilişkindir...
Birleştirme kararı verilse dahi her bir dava bağımsız dava olma özelliğini koruduğundan, asıl ve birleştirilen davaların her biri bakımından 6100 sayılı HMK.nın 297.maddesine uygun biçimde ayrı ayrı hüküm kurulması, diğer taraftan birleşen davada dava değeri üzerinden alınması gereken eksik nisbi harcın ikmali içi 492 sayılı Harçlar Yasasının 30.maddesi gereğince birleşen davacıya süre verilerek, re'sen harç tamamlatılması, harç ikmal edildiğinde yargılamaya devam edilmesi, aksi durumda dosyanın işlemden kaldırılması, davanın üç ay içinde yenilenmemesi halinde açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
Davacıların, TMK' nun 506. maddesi kapsamında saklı pay sahibi olarak sayılan kişilerden olmayıp mirasbırakanın çocuksuz ölümü sebebiyle kanuni mirasçı durumunda oldukları, mirasbırakanın mal kaçırma iradesi bulunsa idi davacıların hukuki konumları gözetilerek temlikin satış yoluyla değil, bağış şeklinde gerçekleştirilmesinin gerekeceği, böylesi bir durumda da, davacıların tenkis davası açma haklarının bulunmayacağında kuşku olmadığı, her ne kadar, bedeller arasında fark var ise de, bu hususun başlı başına muvazaa olgusunun varlığını göstermeyeceği, kaldı ki, tüm dosya kapsamından 25 yıl süreyle birlikte yaşadığı davalının murisine minnet duygularıyla yapılmış bir temlik olduğu, öyle ise, bu taşınmaz hakkındaki davanın da reddine karar verilmesi gerekeceği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali tescil, tazminat ve teslim istemlerine; birleşen dava ise, sözleşmenin feshi, dairelerin teslimi ve tazminat istemlerine-
Temliken tescil davalarında davanın müddeabihi bina değerleri gözetilmeksizin zeminin dava tarihindeki değeri olduğundan, avukatlık ücretinin bu değer üzerinden tarife uyarınca nisbi olarak hesaplanması gerekeceği-
Hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında, hilenin her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılmasının hiç bir şekle bağlı olmadığı ve aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilebileceği-
4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10.maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemi-
Mahkemece davalının savunmasında dayandığı yerel mahkemenin .............Esas ve Karar sayılı dava dosyasının kapsama alınmasının düşünülmediği, yapılan keşif ve yargılama esnasında bahsi geçen dava dosyasının nazara alınmadığı, bahsi geçen ilam ve bu ilamın dayanağı olan krokinin keşifte uygulanmadığı, çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığının belirlenmediği, hükme dayanak olarak alınan fen bilirkişi raporda da bu hususa değinilmediği sonuç olarak kesin hüküm hususunun tartışılmadığı, hal böyle olunca; mahkemece kesin hüküm hususunda bir değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumda olduklarından, bu ilkenin dışına çıkılmak istendiği takdirde, bu hususun genel kurulun tartışmasına açıkça sunulması veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça benimsemiş olması gerektiği- Şayet, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın, (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğünün devam edeceği- Mahkemece bilirkişi incelemesine esas olmak üzere kooperatifin defter, kayıt, belgeleri, genel kurul ve yönetim kurulu kararları üzerinde kooperatif konusunda bir uzmanın da dahil olduğu bilirkişi heyeti marifetiyle inceleme yapılarak, asıl ve birleşen dava davacılarının açık ya da zımni bir şekilde kooperatife üye olarak kabul edilip edilmedikleri, üyeliklerinin niteliği, kooperatife aidat borçlarının bulunup bulunmadığı, tapu maliki olan davalılara tahsis edilmiş olan dükkanların tahsis dayanağının ne olduğu, birleşen diğer dava davacısının ya da davalıların hangisinin üstün hak sahibi olduğu tespit edilerek, davacıların üye olduklarının anlaşılması halinde, dava tarihi itibariyle davalı kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmeleri şartıyla tapu iptal ve tescil talebinde bulunabilecekleri hususu göz önünde tutularak bir karar verilmesi gerektiği-
Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesinin üçüncü fıkrasın , 06.02.2014 tarihli 6518 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonra, tapu müdürlüğünün, talebi hukuken veya fiilen yerine getirmediği belgelendirilmedikçe, malik olmayan eşin tapu kütüğüne konutla ilgili şerh konulmasını doğrudan dava yoluyla istemekte artık hukuki yararı yoktur. Çünkü aynı sonucu tapu müdürlüğüne yapacağı başvuruyla elde etmesi imkan dahilindedir
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.