Davalılar itirazlarında; takibe dayanak yazılı kira sözleşmesinin varlığına ve sözleşmedeki imzalarına itiraz etmediklerine göre kira sözleşmesi İİK.nın 68.maddesindeki belgelerden olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirmeyeceği, mahkemece, takip dayanağı yapılan ve imzası borçlu tarafından inkar edilmeyen 01/01/2012 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli yazılı kira sözleşmesine göre kefilin sorumlu olup olmayacağı üzerinde durularak işin esası incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Aleyhinde başlatılan icra takibinde borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit ve istirdat davasında, 26.9.2014 tarihli dilekçesi ile de İİK'nın 72/6 maddesi gereği maaşından kesinti yapılması nedeniyle davaya istirdat davası olarak devam edilmesini, 06/04/2015 tarihli dilekçesi ile de, bilirkişi ek raporunda hesaplanan ve maaş hesabından kesinti yoluyla tahsil edilen toplam miktar olan 13.229,62 TL'nin davalıdan tahsilini istediği, bilirkişi tarafından rapor tarihine kadar maaştan toplam 13.229,62 TL kesinti yapıldığı belirtildiği ve rapor doğrultusunda davacının ıslahı üzerine hüküm kurulmuş ise de; mahkemece, dava tarihinden rapor tarihine kadar yapılmış maaş kesintileri de dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
3. HD. 18.12.2014 T. E: 8125, K: 16779-
Temerrüt nedeniyle tahliye ve 27.900-TL alacağın tahsili istemi-
Davacının icra takibine dayanak yapılan bonoları kefil sıfatı ile imzaladığı, davacının bonolar üzerindeki kefaletinin aval verilen olarak kabul edildiği, aval şerhinin BK.’na tabi bir mukavele, adi kefalet veya teminat hükmünde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, kefaletin yalnızca TTK bağlamında bir kefalet olup, bononun ödenmesi açısından hüküm ifade edeceği, bunun dışında asıl borç ilişkisine dayanılarak aval veren hakkında takibat yapılması olanağı bulunmadığı, bonoların zamanaşımına uğradığı, davalı tarafın temel ilişkinin ispatı açısından yemin deliline de dayanmadığı, bu durumda “temel ilişkinin ve davalının icra takibine kötü niyetle giriştiği hususunun ispatlanamadığı” gerekçesi ile bonolar sebebiyle “davacının borçlu olmadığının tespitine” karar verilmesi gerekeceği -
Davalı kira sözleşmesini kefil olarak imzalamış olup, bu kefalet ilişkisi Borçlar Kanunu'nun 486.maddesinde düzenlenen adi kefalet niteliğinde olup, alacaklı davacı ancak asıl borçlu hakkındaki takibin kusuru olmaksızın semeresiz kalması ya da borçlu aleyhine yapılacak takiplerin çok masraflı ve güç olması hallerinde adi kefile başvurabileceği-
HMK.nun 26.maddesi uyarınca, taleple bağlılık ilkesi gereği hakim tarafların talebi ile bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği- İcra takibinde, davacı tarafından sözleşmede kararlaştırılan %10 aylık gecikme faizi üzerinden talep edilen işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden işleyecek olan aylık %10 faiz, TBK'nun 120. maddesindeki temerrüt faizinin üst sınırını aştığından, TBK'nun 120/2. maddesi gereğince mevzuat hükümlerine göre belirlenen faizin yüzde yüz fazlası olarak uygulanarak, işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren bu miktar üzerinden faize hükmedilmesi gerekeceği-
Alacaklının asıl borçlu hakkında takip yapıp, bu takibin semeresiz kalmadan (adi) kefil hakkında takip yapmasının mümkün olmayacağı-
Matbu kefalet sözleşmesinde, "müteselsil" ibaresinin, boşluğa kefilin kendi el yazısı ile yazılmış olması halinde, gerçek kişinin asıl borçlunun borcuna müteselsil kefalette bulunduğu kabul edilebilir mi?
Borçlunun hakkında yapılan takipte pasif takip ehliyeti bulunmadığı yönündeki başvurusu şikayet niteliğinde olup, genel haciz yoluyla takipte borçlunun, icra dairesinde borca itiraz etmiş olmasının, icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurarak, takip ehliyeti yokluğu nedeniyle takibin iptalini istemesine engel teşkil etmeyeceği, yani, borçlunun özetlenen talepte bulunmasında hukuki yararının olduğu- Borçlu tarafından ileri sürülen kefaletin şekil şartlarına ilişkin hususun açılacak olan itirazın iptali davasında değerlendirileceği- Mahkemece, takibe dayanak borca esas kredi sözleşmesinin niteliği incelenerek, tüketici kredisi olup olmadığı tespit edildikten sonra, şayet tüketici kredisi olması halinde, TBK'nun 585. maddesinde ön görülen koşulların bulunup bulunmadığı re’sen değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.