İmar uygulamasıyla davalılar lehine konulan ipoteğin bedelsiz olarak olmadığı takdirde bedeli yatırılmak suretiyle tapudan terkini isteği-
Ana sözleşme değişikliğine ilişkin genel kurul kararının iptali istemi-
Taraflar arasındaki alacak davasında; imzalanan protokol ile borcun dış üstenilmesinin gerçekleştiği, protokolün 3.5. maddesinde yer alan "Taraflar birbirlerini ödeme bittikten sonra borçluların hissesi oranında gayrikabili rücu ibra edeceklerdir." şeklinde düzenlenmenin ibra olarak nitelendirilemeyeceği, doğmamış bir haktan önceden yazılı ibraname ile feragat edilmiş olmasının mümkün olmadığı-
Kiralananı satın alan yeni malikin, eskiye dönük kiracılardan doğacak her türlü sorumluluğu üstlenmesinin, "borcun iç üstlenilmesi" (TBK. mad. 195) niteliğinde olduğu, davalı-alacaklı (kiracı) tarafından borcun nakli (üstlenilmesi) kabul edilmediğinden, bu durumun alacaklı davacıyı bağlamayacağı ve faydalı masraf alacağı yönünden kiraya veren diğer davalıların da sorumlu olduğu-
Ticari kredi sözleşmesi nedeniyle alacak istemine ilişkin davada, "(ipotek sözleşmesi içinde yapılan borcun üstlenilmesi taahhüdü, ipotek sözleşmesinin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olduğundan genel işlem koşulu niteliğinde olduğu) ipotek senedinin 3. maddesinin TBK m. 21/2'ye aykırı olduğu, dava konusu borçtan sorumlu olmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, taraflar arasında akdedilen ve davalıların kefili olduğu dava konusu kredi sözleşmelerinin tarihleri itibariyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu henüz yürürlüğe girmediğinden ve 6098 sayılı Kanun'un genel işlem şartlarına ilişkin hükümlerinin somut olaya uygulanma kabiliyeti bulunmadığı- Davacı taraftan ıslah sonucu talep edilen alacak miktarı ile temerrüt faizini ne şekilde hesapladığı konusunda açıklama istenilerek davacı tarafından yapılan hesap yöntemi ile dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporlarının hesap yöntemi karşılaştırılarak alacak miktarının tespiti için yeni bir heyetten kontrol ve denetime elverişli rapor alınması gerektiği- 
Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam edeceği(HMK. mad. 125/2)- Birleştirilen dosyada davacı ...'ın maliki olduğu 232 parsel sayılı taşınmaza 234 parsel malik Y.'ın elattığı belirtilerek, elatmanın önlenmesinin talep edildiği, ...'ın 232 parsel (yeni 330 ada 11 parsel) sayılı taşınmazı 01.11.2013 tarihinde M.S.'e sattığından, müddeabihi devralan üçüncü kişinin devreden davacının yerine geçerek davaya devam edebileceği- 
Davanın görülmekte olduğu sırada dava konusu taşınmazın davacı dışında üçüncü bir kişi adına tapuda kayıtlı olduğu incelenen tapu kaydından anlaşılmakla, taşınmazın yeni maliki yani müddeabihi devralan üçüncü kişinin, devreden davacının yerine geçerek davaya devam edebileceği-
Taraflar sözleşme serbestisi çerçevesinde üzerinde ipotek yükü olan bir taşınmazın satışı konusunda anlaştıkları, bu satışla ipoteğin, üçüncü kişi ipoteği hâline gelmiş olan taşınmazdaki bu yük dışında davalının borçtan şahsi sorumluluğunun davacı tarafından üstlenildiğine dair bir anlaşmanın bulunmadığı, resmî senette yer alan “ipoteğin tüm hukuki vecibeleriyle taşınmazın bu bedelle satışının kabul edildiği” yönündeki açıklamanın borçtan şahsen sorumlu olmayan malikin haklarına ilişkin yukarıda anılan hükümlerini ortadan kaldırmayacağı, bu açıklamada geçen “ipoteğin hukuki vecibesi”, aksi kararlaştırılmadıkça, taşınmazın satışına katlanmak olduğu ve bu yükümlülüğe katlanan kişinin TMK.’nin 884. maddesiyle öngörülen haklara sahip olduğu, bu açıklama yazılmamış olsa dahi; tıpkı davalının ipotekle teminat altına alınan kredi borcundan şahsen sorumluluğunun devam etmesi gibi, davacının satın aldığı taşınmaz üzerindeki ipoteğin neticelerine katlanma yükümlülüğünün değişmeyeceği, üstelik davalının kendisinin satın aldığı bedelle aynı satış bedeli üzerinden taşınmazı davacıya sattığı ve bedelin tamamını da aldığı, ayrıca düzenlenmiş bir şahsi sorumluluk anlaşmasının bulunmadığı, bunun yanı sıra; ipotek alacaklısı bankanın, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte davacıyı da taraf olarak göstermesi kanundan doğan zorunlu takip arkadaşlığının gereği olduğu ve sonucu değiştirmediği; davacının, kredi borcunu şahsen üstlenmediğini ileri sürdüğüne, davalı da aksini ispatlayamadığına göre borçluya ait koşullar çerçevesinde borcu alacaklıya ödeyen ve taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldıran davacının kanun gereği alacaklının haklarına halef olduğunun ve ödediği bedeli davalıya rücu edebileceğinin kabulünün gerektiği-
Davalının dava konusu sözleşme ile üçüncü kişinin borcunu üstlendiği ve imzayı inkar etmediği dikkate alınarak işin esasına girerek karar verilmesi gerektiği-
Önceki gerekçeye ilâveten somut olayda  her iki davalı şirketin yetkilisi olan şahsın davacı alacaklıya gönderdiği elektronik postada, bozulan karar gerekçesinde açıklandığı üzere davalı ............. Sigorta Aracılık Hizm. A.Ş.'nin davacıya olan borcunu diğer davalı ........İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş.'nin davacı şirketten olan alacaklarından ödenmesini kabul ettiği, bu beyanın  diğer davalı ...... İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş. tarafından borcun üstlenilmesi mahiyetinde olduğu, asıl davada davacı şirketin bu talebi kabul ettiğinin dosya kapsamıyla anlaşıldığı, davalı- birleşen dosyada davacı  ......... İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş.'nin, davalı ........ Sigorta Aracılık Hizm. A.Ş.'nin borcunu üstlendiği, üstlenmenin borca katılma şeklinde yorumlanması gerektiği, bu nedenle asıl davanın davacısına karşı her iki davalının birlikte sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • kayıt gösteriliyor