12. HD. 17.10.2023 T. E: 7419, K: 6270
Savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası’nın 36. maddesi ile 6100 sayılı HMK'nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesinin mümkün bulunmadığı-
Mahkemece, şikayetçinin alacağının eşyanın aynından kaynaklandığı kabul edilmesine göre, şikayetin kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Duruşma davetiyesinin tebliği sırasında cezaevinde olduğunu iddia eden sanığın bu iddiasının araştırılarak tebligatın usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığının saptanması gerekeceği–
Mahkemenin ön inceleme aşamasında nihai karar verebilmesi için dava şartlarından birinin bulunmaması, ilk itirazların yerinde olması, hak düşürücü sürenin geçmiş olması veya zamanaşımı def’inin dinlenebilir olması gerektiği, bu nedenler dışında işin esasına girilerek delillerin değerlendirilmesi sonucu bir karar verilecekse, HMK. mad. 143 vd uyarınca tahkikat aşamasına geçilmesi ve özellikle HMK. mad. 147 uyarınca tarafların tahkikat için duruşmaya davet edilmesi gerektiği-
Konkordato talep eden borçlu şirket yetkilisinin mahkemeye çağrılarak dinlenmeden yazılı şekilde karar verilemeyeceği-
Mahkemece ön inceleme duruşmasında dava nihai olarak karara bağlanmayıp tahkikat aşamasına geçildiğine göre, davalının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 147. maddesi gereğince tahkikat duruşmasına davet edilmesi zorunlu olacağı; bu yasal zorunluluğun gereği yapılmadan davalının yokluğunda hüküm kurulmasının, davalının hukuki dinlenilme hakkına (HMK.md.27) aykırılık teşkil edeceği-
Mahkemenin ön inceleme aşamasında nihai karar verebilmesi için dava şartlarından birinin bulunmaması, ilk itirazların yerinde olması, hak düşürücü sürenin geçmiş olması veya zamanaşımı def’inin dinlenebilir olması gerekeceği bu sebepler dışında işin esasına girilerek delillerin değerlendirilmesi sonucu bir karar verilecekse tahkikat aşamasına geçilmesi gerekeceği-
Davacı asil (daha sonra istifa eden) vekiliyle birlikte duruşmaya katılarak mahkemeye adresini bildirmiş olduğundan, dava dilekçesinde bildirmiş olduğu adres ile önceki duruşmada bildirmiş olduğu adreslerin bilinen en son adres olma özelliğini kaybetmiş olduğu ve bu durumda gerekçeli kararın davacı-birleşen davalıya usule uygun şekilde tebliğ edildiğinden söz edilmesi mümkün olmadığı- Bölge Adliye Mahkemesince, davacı-birleşen davalı erkeğin istinaf isteminin süresinde olduğunun kabulü ile istinaf başvurusunun incelenmesi gerektiği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 30.01.2018 tarihinde işe iade istemiyle açılan davada, Bölge Adliye Mahkemesince 05.11.2019 tarihinde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine kesin olmak üzere karar verilmesinden sonra davacı vekilinin 20.03.2020 tarihli dilekçesi ile yargılamanın iadesini talep ettiği dikkate alındığında; yargılamanın iadesi isteminin ilk derece mahkemesince mi yoksa Bölge Adliye Mahkemesince mi değerlendirilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.