Davacı tarafından ... A.Ş.’ye 19.11.1999 tarihinde 2.485,00 TL yatırıldığı, davacının mevduat alacağının ... A.Ş. yöneticilerinin kendilerine ait şirketlere usulsüz kredi verilmek suretiyle tüketildiği, alacağın ... Ltd.'den tahsil edilmesinin mümkün olmadığı, ... A.Ş.'nin bir kısım yöneticilerinin ... A.Ş. aracılığıyla Off Shore hesabı açtıran kişileri bankayı vasıta kılmak suretiyle dolandırdıkları ve davacının iradesinin açıkça fesada uğratıldığı gerekçesiyle 'davanın kabulü ile, 2.485,00 TL’nin 19.11.1999 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline' karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Hizmet tespiti ve kurum işleminin iptali istemi- Gerekçesi ile hüküm arasında çelişki yaratılması-
Davacıların, sözleşmenin feshi nedeniyle BK'nun 61. ve 62. maddelerinde düzenlenen haksız iktisap kuralları gereğince verdiklerinin iadesini isteyebilecekleri, davalı yüklenicinin ise sözleşmenin yerine getirilmesi için hiçbir masraf yapmadığı, bu nedenle davacılardan talep edebileceği bir meblağın bulunmadığı gerekçesiyle karar verildiği ve bu kararın onandığı-
Mahkemenin, fer’i müdahale dilekçesi üzerine müdahale talebinin kabulüne veya reddine karar vereceği, fer’i müdahilin, müdahale talebinin reddine ilişkin kararı, asıl hüküm verildikten sonra lehine müdahale etmek istediği taraf aleyhine verilmiş olan hükme karşı temyiz yoluna başvurarak temyiz edebileceği ve hükmün, müdahale talebinin haksız olarak reddedilmiş olması nedeniyle bozulmasını isteyebileceği, müdahale talebinin kabulü halinde ise fer’i müdahilin, lehine katıldığı tarafla birlikte hareket ederek davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edeceği, hükmün, lehine müdahale edilen taraf hakkında verileceği, müdahil hakkında karar verilemeyeceği, müdahil hükmünün ancak, lehine katıldığı tarafla birlikte temyiz edilebileceği-
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir...
11. HD. 13.05.2019 T. E: 2018/2188, K: 3701-
Davacının sahte vekaletnameye dayalı olarak satın aldığı taşınmazın, sonradan yolsuz tescil nedeniyle tapu kayıtlarının iptal edilerek asıl maliki adına tescil edilmesi nedeniyle uğradığı zararın vekaletname düzenlenmesi ile bu sahte vekaletnamenin tapuda yapılan tescil işlemine dayanak olarak alınmasıyla ortaya çıktığı, bu durumda, davacının zararı ile tapuda yapılan işlem arasında uygun illiyet bağının kesildiğin söz edilemeyeceği gibi vekaletnamede kullanılan asıl malike ait olduğu belirtilen sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetinin bulunmaması nedeniyle de davalı noter vekilinin kendisinden beklenen dikkat ve özeni gösterdiğinden bahsedilemeyeceği, davacının zararı, sahte vekaletname ve tapu idaresinde yapılan işlemden kaynaklandığından kusursuz sorumluluk ilkelerine göre zararın tazminine ilişkin koşulların oluştuğu ve tazminat miktarının yöntemince belirlendiği anlaşıldığından, Hazine ve Noter vekili aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
İcra mahkemelerinde asli veya fer'i müdahil olarak şikayete müdahale yolu ile katılmanın mümkün olmadığı-
Öncelikle asli katılma dilekçesinin eldeki davanın taraflarına tebliğ edilmesi ve dava konusu taşınmazın değeri belirlenerek bu miktar üzerinden nisbi tarifeye göre noksan harcın ikmal ettirilmesi, ondan sonra müdahilin iddiasının araştırılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken asli müdahale dilekçesi tebliğ edilmeden, keşfen değer saptanmadan ve harç tamamlatılmadan eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi asli müdahil ...'ın açtığı davada diğer davanın taraflarının zorunlu dava arkadaşı olarak birlikte davalı olarak bulunması gerekirken birisinin davacı birisinin davalı olarak yazılması ve asli müdahilin isteği bakımından olumlu olumsuz bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu- Asli müdahil vekili 18.07.2012 tarihli dilekçe ile vekillikten istifa ettiğini mahkemeye bildirdiği ve daha sonraki duruşmalara katılmadığı ancak asli müdahile çıkarılan davetiye bila tebliğ döndüğü halde mahkemece istifa dilekçesinin asli müdahile tebliğ edilmemesi nedeniyle dava hakkının kısıtlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının, hesaba yatırılan miktarları esas alarak tahsil hükmü kurulması talep ettiği nazara alındığında, mahkemece davacıya yapılan ödemelerin bulunduğu da tespit edilmesine rağmen, davanın tam kabulü yönünde hüküm tesis etmesi doğru olmadığı gibi, alacak miktarına yönelik hüküm bölümünün de infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.