Zilyetlikle ilgili düzenlemelerinden kaynaklanan davanın aile hukuk mahkemesinde görülemeyeceği-
Dosya içerinde bulunan ve SPK raporlarına göre hazırlanan bilirkişi raporunda, davacının hisse sahibi olduğu A.Ş.’nin, davalı hakim ortak A.Ş.’ye örtülü kazanç aktardığı ve bu şekilde şirket hisse değerlerinin azaltılarak yatırımcıların zarara uğratıldığı, yine .... A.Ş.’nin basiretsiz ve kötü yönetildiği için davacının zarara uğradığı tespit edildiğinden, mahkemece, A.Ş.’ler yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcıların aynı kişiler olması ve bu davanın davalıları ile tefrik edilen davanın davalılarının işbirliği içinde hareket ettiği gözetilerek bu davadan tefrik edilen (yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcısı aleyhine açılan) davanın sonucunun beklenmesine karar verilmesi gerektiği-
Karşılıklı Boşanm-Mal Tasfiyesi
Davalı-davacı koca kredi çekip, davacı-davalı kadına ev ve dükkan alarak borçlandığı, verdiği paranın iadesini istediği, bu istek taraflar arasındaki alacak ilişkisine dayandığından genel hükümlere tabii olduğu, aile mahkemesinin görev alanı dışında kaldığından davalının para alacağına ilişkin talebinin eldeki davadan tefrik edilmesi gerekeceği-
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının işkolu tespitine ilişkin kararının iptaline-
Taraflar arasındaki katılma alacağı isteği bakımından davanın çözüm yerinin aile mahkemeleri olduğu, aile mahkemesi olmayan yerlerde ise, asliye hukuk mahkemelerinde davanın "aile mahkemesi" sıfatı ile görülüp karar bağlanması gerekeceği- Davacının diğer isteği ise TBK’nun 19. maddesine dayalı şahsi hakka ilişkin muvazaa nedeniyle iptal istemine ilişkin olduğundan bu istek bakımından uyuşmazlığın çözüm yerinin HMK’nun 1 ve devamı maddeleri uyarınca belirlenecek genel mahkemeler olduğu, görevin kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulacağı, mahkemece her iki davanın birlikte asliye hukuk mahkemesinde görülerek karara bağlanmasının doğru olmadığı- Aile mahkemesince, katkı payı alacağına hükmedilmesi durumunda hükmedilen katkı payı alacağı ile boşanma davasının kesinleşip kesinleşmediği, tenfiz edilip edilmediği de belirlenerek anılan dava sonucu hükmedilen alacaklar gözönüne alınarak, tasarrufların TBK’nun 19 maddesi gereğince iptale tabi olmadığının değerlendirilmesi, iptale tabi olması halinde davacı yararına hükmedilecek katkı payı alacağı ile boşanma davası ile tazminat ve fer’ileriyle sınırlı olarak İİK. mad. 283/1 kıyasen uygulanarak davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazların, "üçüncü kişiye değil", gerçekte "kendisine ait olduğunu" iddia eden asli müdahil tarafından açılan inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasının yargılama usulü ve inceleme mercii tasarrufun iptali davasından farklı olduğundan, davaların tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi, daha sonra tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapılarak, asli müdahilin davasının sonucuna göre tasarrufun iptali davası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Alt dairesine su sızması sonucu komşusunu mağdur eden kişinin; komşusunun zararlarını karşılaması, gerekli tamiratı yaptırması ve tazminat ödemesinin gerektiği- 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası'nın Ek 1. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlığın -değerine bakılmaksızın- sulh hukuk mahkemesinde çözümleneceği-
3. HD. 28.04.2016 T. E: 2015/10286, K: 6824-
Merci tayini kararları kesin olup, aleyhine karar düzeltme yoluna gidilemez. Mahkemece, davanın uygulama kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğu dikkate alınarak, taraf delillerinin buna göre toplanması, alınacak bilirkişi raporları da tüm delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekmektedir. Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir. Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle Mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.