Davacının dava dilekçesinde belirttiği muhdesatların tespitini istediği, ziraat ve inşaat bilirkişiler tarafından düzenlenen bilirkişi raporu ve eki foroğraflardan, kendisine aidiyetinin tespitini istediği açık seranın temelsiz, iskeleti çelik profilden oluşturulmuş yay çatılı, kapalı seranın da çelik profilden oluşturulmuş, yanları cam örülü, çatısı plastik örtülü olduğu, ve menkul eşya niteliğinde oldukları anlaşıldığından, davacının muhtesat niteliğinde olmadığı belirlenen açık ve kapalı seralara yönelik isteminin, "hukuki yarar yokluğu" nedeniyle dinlenmesinin mümkün olmadığı; açık ve kapalı sera yönünden hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davaların reddine karar verilmesi gerektiği-
Tazminat davası bozma kararına uyularak-
Muhdesatın tespiti davalarının, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyet hükmüne tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir dava olduğu, malik olmayan davacıların, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmalarında hukuki yarar bulunmadığı-
Talep, talep türü ve davanın niteliği açıkça anlaşılamıyorsa, talep muğlaksa, HMK'nun 119. maddesi gereğince; davacıya bir haftalık kesin süre verilerek talebinin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunun belirtilmesi, verilen bu süreden sonra, davacının talebini açıklamasına göre bir yol izlenmesi, eğer talep, davacı tarafından belirsiz alacak davası şeklinde açıklanmış olmakla birlikte; gerçekte belirsiz alacak davası şartlarını taşımıyorsa, hukuki yarar yokluğundan davanın reddedilmesi gerektiği- Somut olaya dönüldüğünde; davacı taraf, dava dilekçesinde, işsizlik sigortası nedeniyle ödenmesi gereken sigorta tazminatını talep ettiği, davacının elindeki belgelerle işsiz kaldığı sürenin ve tazminatın belirlenebilir nitelikte olduğundan, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olmadığı kabul edilerek hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki kooperatif ihraç kararının iptali ve menfi tespit davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen menfi tespit davası-
İcra mahkemesince takip konusu senedin icra takibine konulduktan sonra takipsiz bırakılarak zamanaşımına uğraması nedeniyle “icranın geri bırakılmasına” karar verilmesinden sonra bu kararın kesinleşmesi ve bu durumun kendisine tebliğinden sonra alacaklı tarafından –İİK.33 a/II uyarınca- 7 gün içinde genel mahkemelerde (şimdi; asliye hukuk /ticaret mahkemesinde) “alacağın zamanaşımına uğramadığının tespiti için dava açabileceği, bu durumda mahkemece “hukuki yarar yokluğu” nedeniyle açılmış olan davanın reddine karar verilmeyeceği-
Davacının Organize Sanayi Bölgesi üyeliğinin tespitini istemekteki amacı, anılan yerde işyerine sahip olmak olduğundan, bu hususta eda davası açabileceği halde, üye olduğunun tespiti davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı-
Uyuşmazlığın kira bedeli içinde KDV.nin de bulunduğunun tespit edilmesi noktasında toplandığı, davacı tarafın bu uyuşmazlığı tespit davası yoluyla değil, açılacak eda davasında ileri sürmesi gerektiği, tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekir" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de, davacının ek sözleşme yapmak istememesi sebebiyle muarazanın giderilmesini istemesi, ek sözleşme taraflar arasında imzalandığı takdirde davacının yasal olarak KDV ödemek zorunda kalacağı, böylece eda davası açmasının mümkün olamıyacağı, tespit isteminin muarazanın giderilmesi talebiyle bağlantılı olduğu, davacının, davalının çıkardığı muaraza nedeniyle, KDV alacağından borçlu olmadığının tesbiti amacıyla iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, mahkemece de sözleşme hükümleri gözetilerek, davacı tarafından ödenen kira bedeli içinde KDV.nin de bulunduğunun tespiti ile muarazanın giderilmesine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı belirsiz alacak davasının konusunu oluşturamayacağından bu taleplere ilişkin davanın tıpkı yıllık izin ücreti ile ücret taleplerinde olduğu gibi hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Fazla çalışmanın ispatı noktasında sunulan iş yerine giriş çıkış saatlerini gösterir kayıtların da delil niteliğinde olduğu- Davacı işçinin iddia ettiği ücrete ve çalışma süresine göre kendisine ödenmesi gereken kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ile ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarını belirleyebilecek durumda olduğu anlaşıldığından, davacının alacaklarını hesaplayabilmesi noktasında objektif veya subjektif imkânsızlıktan bahsedilemeyeceği ve bu durumda, talep edilen alacaklar belirlenebilir nitelikte olduğundan, "belirsiz alacak davası" olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği- "Hukuki yararın tamamlanabilir bir dava şartı olduğu, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması" gerektiğine ilişkin görüşün HGK çoğunuğunca benimsenmediği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.