Dava itirazın iptali istemine ilişkin olup, davaya konu icra takibinde davacı alacağına dayanak belge olarak taraflar arasında imzalandığı belirtilen cari hesaba ilişkin mutabakat belgesine dayanmış olup, davalı söz konusu mutabakat altındaki imzaya açıkça itirazda bulunmuştur. Bu durumda mahkemece mutabakat belge aslı ibraz ettirilerek mutabakat belgesi altındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususunda imza incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun tutulmayan ve lehe delil teşkil etmeyen davacı ticari defter ve kayıtlarına dayanılarak “davanın kabulüne” karar verilmiş olmasının bozmayı gerektireceği-
İmza incelemesi yapılan belge bono olduğu, noter senetlerindeki imzayla bonoda borçlu şirketin temsilcisine atfen atılı bulunan imzanın aynı el ürünü olması senette bulunan imzanın şirket temsilcisine ait olması sonucunu doğurmayacağı, takibe konu bonoda borçlu şirkete atfen atılı bulunan imzaların borçlu şirket temsilcilerine ait olduğu bilirkişi raporları ile ispatlanamadığı-
Bozma üzerine yapılan yargılamada, mahkemece bozma ilamına uyup uymama yönünde karar verilmeden evvel, bozmada işaret olunduğu üzere davalı S.’a tebligat yapılıp yapılmadığının araştırılması yoluna gidildiği ve tebligat yapıldığı yönünde gelen cevabi yazılar dayanak alınarak direnme kararının verildiği; bu durumda ortada direnme kararı bulunmayıp, bozmadan esinlenilerek yapılmış araştırmaya dayalı yeni bir hükmün bulunduğu, dolayısıyla dosyanın, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerektiği-
Uygulamaya elverişli imza ile inkar edilen imzanın karşılaştırılması sonucunda, hakimin, inkar edilen imzanın inkar eden tarafa ait olup olmadığı hakkında kesin bir kanaat sahibi olamazsa, o zaman, yazı yazdırma (istiktab) yoluna başvurabileceği- Mahkemece imzaya itiraz davasında ispat külfetinin altındaki alacaklıya emsal imzaların bulunduğu yerlerin bildirilmesi için süre verilip, tüm emsal imzalar toplanarak, çekteki keşideci imzasının karşılaştırılmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerekeceği-
İcra mahkemesince “borçluya tebliğ edilen ödeme emrinin –İİK.’nun 61/I, c:2 uyarınca- iptaline karar verilmiş olması halinde, ortada geçerli bir ödeme emri bulunmayacağından, icra mahkemesince borca itirazın esasının incelenemeyeceği, sadece “ödeme emrinin iptali” ile yetinilmesi gerekeceği-
Davalının babasının vefat etmeden önce borç olarak altın aldığını, bedelini ödenmediğini, davalının babasının borcuna karşılık senet verdiğini ancak senet bedelini ödemediğini ileri sürerek senet bedeli olan 7.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline-
İİK.nun 33/2. maddesine göre icra emri tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa imhale dayanan isteklerin mutlaka noterlikçe re'sen yapılmış belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmesinin gerektiği, her ne kadar taraflar arasında adiyen düzenlendiği iddia edilen protokolün, boşanma ilamı ile onaylanmış ise de, boşanma ilamı ve ferileri kesinleşmedikçe hüküm ifade etmeyeceği, nitekim anılan onay hükmünü taşıyan Aile Mahkemesi’nin boşanma kararının, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin ilamı ile davacının temyiz dilekçesinde yer verilen davadan feragati hakkında karar verilmek üzere bozulduğu, bu durumda borcun itfa edildiğinin, İİK. 33/2 maddesi koşullarında ispatlanmış olmadığı, icra mahkemesince şikayetin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
«Taviz bedeli ödenmedikçe, temliki tasarruf yapılamayacağına» ilişkin takyidin bir «taşınmaz yükümlülüğü» olduğu, kanundan doğan taşınmaz yükümlülüğü karşısında, sonraki malikin iyiniyet iddiasında bulunarak MK’nun 638 ve 931. maddelerinden yararlanamayacağı–
Davacının dava dilekçesinde ne kadar miktardan dolayı borçlu olmadığını belirtmediği, mahkemece davacıya ne kadar miktardan dolayı borçlu olmadığı konusunda açıklama yaptırılarak bu miktar üzerinden harcın tamamlatılarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken, bu hususun dikkate alınmaması doğru görülmediği gibi, davacı gerek kredi sözleşmesi gerekse ödeme yapılan tediye fişindeki imzaların kendisine ait olmadığını iddia etmiş olmasına göre, kredi sözleşmesinde ve tediye fişindeki imzaların davacıya ait olup olmadığı konusunda davacıya ait, belgelerin düzenleme tarihlerinden önceki ve sonraki tarihli samimi imzalarını içeren belge asıllarının getirtilerek bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davanın niteliği itibariyle "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilemeyeceği- Lehtar şirket yetkilisine ait imza örneklerinin yeterli olmadığı, bilirkişi raporunda mukayeseye esas alınan belgeler arasında, yalnızca imza sirküleri aslının bulunduğu, bunun dışında bir adet şirket karar fotokopisi ve bir adet vekaletname fotokopisinin yer aldığı, mahkemece şirket temsilcisinin huzurda imza örneklerinin de alınmamış olduğu- Şirket yetkilisine ait karşılaştırma yapmaya elverişli belge asıllarının celp edilip, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.