«Taviz bedeli ödenmedikçe, temliki tasarruf yapılamayacağına» ilişkin takyidin bir «taşınmaz yükümlülüğü» olduğu, kanundan doğan taşınmaz yükümlülüğü karşısında, sonraki malikin iyiniyet iddiasında bulunarak MK’nun 638 ve 931. maddelerinden yararlanamayacağı–
Davacının dava dilekçesinde ne kadar miktardan dolayı borçlu olmadığını belirtmediği, mahkemece davacıya ne kadar miktardan dolayı borçlu olmadığı konusunda açıklama yaptırılarak bu miktar üzerinden harcın tamamlatılarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken, bu hususun dikkate alınmaması doğru görülmediği gibi, davacı gerek kredi sözleşmesi gerekse ödeme yapılan tediye fişindeki imzaların kendisine ait olmadığını iddia etmiş olmasına göre, kredi sözleşmesinde ve tediye fişindeki imzaların davacıya ait olup olmadığı konusunda davacıya ait, belgelerin düzenleme tarihlerinden önceki ve sonraki tarihli samimi imzalarını içeren belge asıllarının getirtilerek bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davanın niteliği itibariyle "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilemeyeceği- Lehtar şirket yetkilisine ait imza örneklerinin yeterli olmadığı, bilirkişi raporunda mukayeseye esas alınan belgeler arasında, yalnızca imza sirküleri aslının bulunduğu, bunun dışında bir adet şirket karar fotokopisi ve bir adet vekaletname fotokopisinin yer aldığı, mahkemece şirket temsilcisinin huzurda imza örneklerinin de alınmamış olduğu- Şirket yetkilisine ait karşılaştırma yapmaya elverişli belge asıllarının celp edilip, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği-
İtirazın iptali davası-
Borçlu vekilinin “icra dosyasının alacaklısı değiştirilerek müvekkiline yeniden ödeme emri gönderilmesinin usulsüz olduğu, ödeme emrini (4) numaralı bendinde borcun dayanağı belgelerin gösterildiğinin ancak eklerinin kendilerine tebliğ edilmediği, bu işlemin İİK.’nun 58/3 ve 61/I maddelerine aykırı bulunduğu” şeklindeki icra mahkemesine yaptığı başvurunun “borca itiraz” olmayıp “memur muamelesini şikayet” olduğu-
Alacaklının, takip dayanağı bonoda borçlu aval verene atfen atılı imzanın onun eli ürünü olduğunu itiraz halinde ispat etmek zorunda olduğu, mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu gözönünde bulundurularak, öncelikle imzanın borçluya ait olduğuna ilişkin alacaklının elindeki deliller sorulup, HMK'nun 324. maddesi kapsamında delil avansının yatırılması yönünde işlem yapıldıktan sonra İİK'nun 170. maddesi uyarınca imza incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ispat yükünü tersine çevirerek alacaklı yerine borçlu tarafa kesin mehil verilerek yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
İtirazın kaldırılması ve tahliye istemi-
Alacaklı tarafından bilirkişi raporuna karşı verilen itiraz dilekçesi ile yeni bir rapor alınması talebinde bulunulması üzerine, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemeleri’nce mevcut raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle söz konusu rapora göre karar verildiği anlaşılmakta ise de; mahkemece mukayese belgelerin temini için kurumlara yazılan müzekkerelerde takip konusu bononun düzenleme tarihi belirtilmeden borçlunun imzasının bulunduğu belgelerin istendiğinin görüldüğü, buna göre; mahkemece alacaklı tarafından, mukayese belgelerin bulunduğu bildirilen yerlere yazılan müzekkerelerde, takip dayanağı bononun keşide tarihi yazılarak bu tarihten önceki tarihli belge asıllarının istenmesi suretiyle mukayese belgelerin dosyaya kazandırılması ve bunlarla birlikte huzurda borçludan alınan imza örneklerinin tamamı üzerinde, üç kişilik bir bilirkişi heyetine yaptırılacak inceleme neticesinde alınacak raporun sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.