Davalı olarak yer alan İzmir İl Özel İdaresinin 30/03/2014 tarihinden itibaren tasfiye edilmek suretiyle kapatıldığı, yargılamanın ise 09/04/2014 tarihinde sonlandırıldığı, karar tarihi itibariyle kapanmış kurum hakkında hatalı olarak karar verildiği anlaşıldığı olayda il özel idaresindeki çalışmalardan doğan bir borç olması dikkate alındığında davanın İçişleri Bakanlığına yöneltilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının çalıştığı dava dışı işverenler ile davalı üniversite arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır...
22. HD. 15.10.2018 T. E: 2017/46255, K: 22089-
E.dici hüküm niteliğinde olan kıdem tazminatı tavanını artıran veya tamamen ortadan kaldıran sözleşmelerin geçersiz olduğu; işçinin kullanmadığı izinlerinin ücretlerini talep edebilmesi için hizmet akdinin sona ermesi gerekeceği-
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın sözleşmesini feshinin, istifa olarak değerlendirilmesi gerektiği- Davalı asilin; sözleşmesini, imza ve içeriğine itiraz etmediği istifa dilekçesi ile sonlandırmış olduğu, istifasının haklı nedene dayandığını ispatla yükümlü olduğu; ispatın, davalının yasal süresi içerisinde davaya sunacağı cevap ve bildireceği deliller ile mümkün olduğu-
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun'un 79/1.maddesinde yönetmeliğe bırakıldığı; yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği; bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemeyeceği; davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa'dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği; Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir...
Fazla çalışmanın olup olmadığı ve hesabı konusunda uyuşmazlık bulunduğu davada, fazla çalışma yaptığını iddia eden işçinin bu iddiasını ispatla yükümlü olacağı- İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğinde olacağı- Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğinde olacağı- Fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekeceği- Fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda takdir indirimine gidilmeyeceği- Fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı- Sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerekeceği-
Özelleştirme kapsamına alınan işyerlerinin tamamen veya kısmen satışı, kiralanması, işletme hakkının devri durumlarında işyerinin devri söz konusudur ve devrin hukuki sonuçları ortaya çıkar; işyerinin özelleştirmeye hazırlanması, özelleştirilmesi, küçültülmesi, faaliyetlerinin tamamen veya kısmen durdurulması nedenleriyle ise sözleşmelerin ancak bildirimli fesih yoluyla sona erdirilebileceği-
Davacı işçinin, bütün çalışmaları yurt dışında geçtiğinden iş ilişkisinde yabancılık unsuru mevcut olmakla birlikte taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması yapıldığına dair iş sözleşmesinde hüküm bulunmayan çalışma dönemleri yönünden Türk Hukukunun (4857 s. İş Kanununun) uygulanması, tarafların hukuk seçimi yaptıkları yurt dışı iş sözleşmesi uyarınca, davacının 15.11.2011-28.08.2013 tarihleri arasında Umman'da geçen çalışma dönemi yönünden (aynı zamanda mutad işyeri hukuku olan) Umman Hukukunun ve 26.11.2013-20.10.2015 tarihleri arasında Irak'ta geçen çalışma dönemi yönünden (aynı zamanda mutad işyeri hukuku olan) Irak Hukukunun uygulanması gerektiği, Türk Hukuku uygulanmak suretiyle sonuca gidilemeyeceği- Davacının hizmet cetveli, yurda giriş-çıkış kayıtları ve banka hesap hareketleri değerlendirilerek hizmet süresi belirlenmiş ve (27.10.2004-13.10.2005 ve 16.06.2006-29.06.2007) tarihleri arasındaki çalışma dönemleri davalı işverenin başka bir mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde davacının işyerlerinde çalıştığını kabul ettiği olgusundan hareketle hizmet süresine eklenmiş ise de söz konusu dosya görülmekte olan bu dava dosyası içinde bulunmadığı ve bu kabule ilişkin gerekçe de oluşturulmaksızın karar verildiğinden, kararın hizmet süresine ilişkin bölümü yönünden yargısal denetim yapılmasının mümkün olmadığı- Davacının hizmet cetveli, yurda giriş-çıkış kayıtları ve banka hesap hareketleri değerlendirilerek hizmet süresi belirlenmiş ve (27.10.2004-13.10.2005 ve 16.06.2006-29.06.2007) tarihleri arasındaki çalışma dönemleri davalı işverenin başka bir mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde davacının işyerlerinde çalıştığını kabul ettiği olgusundan hareketle hizmet süresine eklenmiş ise de, söz konusu dosya görülmekte olan bu dava dosyası içinde bulunmadığından ve bu kabule ilişkin gerekçe de oluşturulmaksızın karar verildiğinden, kararın hizmet süresine ilişkin bölümü yönünden yargısal denetim yapılmasının mümkün olmadığı-"Hukuk seçiminin iş sözleşmelerinin özel niteliği gereği zayıf taraf olan işçiyi korumak amacıyla ancak işçi lehine olmak kaydıyla sınırlı olarak tanındığı, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde seçilen hukuka ilişkin hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olup matbu hazırlandığı, sözleşme hazırlanırken sözleşmenin yapılması sırasında karşı taraf olan işçiye uyuşmazlığa seçilen hukukun uygulanacağı hakkında açıkça bilgi verilmediği, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlanmadığı ve işçinin bu koşulları açıkça kabul ettiğinin belirtilmediği, bu nedenle taraflar için bağlayıcılığı olmayacağı, TBK 21 uyarınca yazılmamış sayılması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği- "Yerleşmiş içtihattan dönülmesi, ancak içtihatların birleştirilmesi yoluyla mümkün olduğundan HGKnun öncelikle içtihatların birleştirilmesi yoluna başvurması gerektiği, bu aşamada esastan inceleme yapılmasının mümkün olmadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.