Dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir...
Tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın Türk Borçlar Kanununun 214 vd. maddeleri uyarınca tazmini; birleştirilen dava ise 4721 sayılı T.M.K.’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemlerine-
Objektif sorumluluk halinin varlığının kabulünde tapu sicilinden doğan tüm zararların karşılanması amacını güden Devlet'in tazmini sorumluluğunun, mülkiyetin el değiştirdiği veya mülkiyetin elden çıktığı; yani bir yerin kamu malı niteliğinde orman,mera,yayla,kışlak olması kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması nedeniyle tapu kaydını iptal eden mahkeme kararının kesinleştiği tarihte başlayacağı- Taşınmazın nakil ve gerçek değerinin saptanmasında dava tarihinin değil, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği tarihin esas alınması gerektiği-
Dava konusu taşınmazın değeri belirlenirken dava tarihine göre değerlendirme yapılması gerekirken, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline ilişkin kararın kesinleşme tarihi esas alınarak değer belirleyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal alınan taşınmazın değerlendirme tarihine ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m² değeri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğünden getirtilip, bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibarıyla fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğu ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Dava konusu taşınmaz tek olup asıl dava ile birleştirilen dava tek bir hukuki nedene dayalı olarak açıldığından, davacılar lehine toplam bedel üzerinden tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, asıl ve birleştirilen dava yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığı-
Taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapılması halinde uygulanacak düzenleme ortaklık payı kesintisi oranının Belediye İmar Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak denetime elverişli rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı- Faiz başlangıç tarihi 27.12.2012 olduğu halde, hükümde 25.09.2012 olarak gösterilmesinin doğru olmadığı-
Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı, TMK. mad. 1007 gereğince tapu müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumetten reddi gerekeceği hususu düşünülebilir ise de, HMK. mad. 124/4 uyarınca, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceğinden, temsilcide yanılma hali re'sen gözetilerek, davanın yöneltilmesi için davacı yana olanak verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazların rayiç değerlerinin çok altında ve çok kısa sürelerle el değiştirmiş olması halinde, davacı-alıcının iyiniyetli kabul edilemeyeceği, hiç kimsenin kendi kötüniyetine dayanarak hak talep edemeyeceği–
Tapu kaydı orman olduğu gerekçesiyle hükmen iptal edilen taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemli davada, mahkemece, ıslah harcını tamamlamak üzere davacıya süre ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, harcı yatırılmayan ıslah beyanına değer verilerek hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde kalıp davacı tarafından tapuya güvenilerek satın alınan taşınmaza ait tapunun, kesinleşen yargı karan gereğince iptal edilerek Hazine adına tescil edilmiş olması nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, zararın tazmin edilmesi gerekip taşınmazı satın alan davacının, burasının özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğunu öngörmemiş olmasının, onun savsama niteliğinde bir davranışı olduğu gözetilerek hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerektiği-
Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada, davacının karar verildikten sonra vefat ettiğinden, mirasçılarının davacı sıfatı ile davaya iştirakleri sağlanarak taraf teşkili tamamlandıktan sonra karar verilmesi gerekip dava konusu taşınmazın mahkemenin kesinleşen kararı ile orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiğinden uğranılan zararın tazmininin Hazine’den talep edilmesi gerektiği- Dava konusu taşınmaza 04.11.1983 gününden sonra el atıldığı anlaşılmakla, nispi harç ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.