Kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içerisinde kalıp davacı tarafından tapuya güvenilerek satın alınan taşınmaza ait tapunun, kesinleşen yargı karan gereğince iptal edilerek Hazine adına tescil edilmiş olması nedeniyle uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, zararın tazmin edilmesi gerekip taşınmazı satın alan davacının, burasının özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğunu öngörmemiş olmasının, onun savsama niteliğinde bir davranışı olduğu gözetilerek hak ve adalete uygun bir indirim yapılması gerektiği-
Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada, davacının karar verildikten sonra vefat ettiğinden, mirasçılarının davacı sıfatı ile davaya iştirakleri sağlanarak taraf teşkili tamamlandıktan sonra karar verilmesi gerekip dava konusu taşınmazın mahkemenin kesinleşen kararı ile orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiğinden uğranılan zararın tazmininin Hazine’den talep edilmesi gerektiği- Dava konusu taşınmaza 04.11.1983 gününden sonra el atıldığı anlaşılmakla, nispi harç ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
20. HD. 27.11.2019 T. E: 2017/6771, K: 6973-
TMK. mad. 1007 'de düzenlenen objektif (kusursuz) sorumluluğun, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali kararının kesinleştiği ve TMK. mad. 705 uyarınca mülkiyet hakkının kaybedildiği tarihte başlayacağı; taşınmazın makul ve gerçek değerinin saptanmasında dava tarihinin değil, mülkiyet hakkına müdahalenin gerçekleştiği ve zararın doğduğu tarihin esas alınması gerektiği- Tazminat miktarı belirlenirken öncelikli konunun, tapusu iptal edilen taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla niteliğinin tespiti olduğu- Mahkeme kararı ile taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması sebep gösterilerek tapu kaydının iptaline karar verildiği ve konu itibariyle devletin sorumluluğu doğduğundan tazminat talep edilen davada, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Noterin sorumluğu açısından da TMK'nın 1007 nci maddesi gereği devletin sorumluluğundaki şartların, yani noterin ya da çalışanın görevini yaparken bir eylemi, doğan bir zarar ve eylem ile zarar arasında illiyet bağı olması şartlarının geçerli olduğu- Hayatın olağan akışına göre şirket yöneticisi olan ve ticaretle uğraşan bu sebeple tacir vasıflarına sahip olması beklenen davacının taşınmazın tapusunu almadan ya da para kaybı yaşamasını engelleyecek yöntemler kullanmadan tapu malikine ait olmayan, üstelik döviz şirketine ait hesaba hiç tanımadığı bir kişi ile yaptığı telefon görüşmesi sonucu yüklü miktarda para göndermesi, sonrasında da bu paranın döviz şirketince avroya çevrilmesine ve döviz satışı olarak gösterilen işlemle üçüncü kişiye teslimine ilişkin makbuzları imzalaması davacı açısından ağır kusur olup, davacı yönünden önceden öngörülemeyen bir durumun da bulunmadığı; keza tapu malikini temsil eden Av. ........’in kendisini tapuda devir işleminden bir gün önce arayan kişinin babasına ait taşınmazın satışı için ertesi güne tanıdık vasıtasıyla vekaletname hazırlatması, tapu maliki olan............. ile hiç görüşmemesi, görüşme çabasının olmaması, notere gidip vekaletnameyi ve noterin aldığı nüfus kayıtlarını incelemiş olsa tapu malikinin ............. isimli bir oğlunun olmadığını göreceği; üstelik 1567 sayılı Kanun gözetildiğinde taşınmaz bedelinin döviz şirketi aracılığıyla aktarılmasına müdahale etmediği, haliyle hukukçu kimliği ile bağdaşmayacak şekilde hareket ettiği; paraları kim olduğu belli olmayan üçüncü kişiye döviz bürosu dışına çıkararak makbuz almadan teslim eden döviz bürosu çalışanlarının kusurlu davranışları sonucu illiyet bağının kesildiği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Medeni Yasa'nın 1007. maddesi gereğince tapu kaydının tutulmasından doğan tüm zarardan, kaydı usulüne uygun tutmayan, özel mülkiyete konu olamayacak yere tapu düzenleyen Hazine sorumludur ve bu yüzden davacının uğradığı zararı ödemekle yükümlüdür; ancak, zararın kapsamının takdiri sırasında taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin esas alınmış olması doğru olmayıp, davacının zararı taşınmazların elinden çıktığı 28.09.1999 gününde gerçekleştiğinden, zarar kapsamının da o günkü verilere göre belirlenmesinin gerekeceği-
Hazine'nin yasalar uyarınca kendisine verilen bu görevlerini yapmaması sonucu doğan zarar, ihmali nitelikteki idari eylemden doğmuş olup bu tür idari eylemlerden kaynaklanan tazminat davalarının görüleceği yerin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/I-b maddesi gereğince idari yargı yerleri olduğu-
Mera niteliğindeki taşınmazlar için oluşturulmuş tapu kaydı­nın iptalinde kamu yararının bulunduğunun kabulü gerekeceği ancak, adına oluşturulmuş bulunan tapu kaydı iptal edilerek elindeki taşınmazı alınan kişiye, tazminat niteliğinde bir bedel ödenmesi gerekeceği-
Birleştirme kararı verilse dahi her bir dava bağımsız dava olma özelliğini koruduğundan, asıl ve birleştirilen davaların her biri bakımından 6100 sayılı HMK.nın 297.maddesine uygun biçimde ayrı ayrı hüküm kurulması, diğer taraftan birleşen davada dava değeri üzerinden alınması gereken eksik nisbi harcın ikmali içi 492 sayılı Harçlar Yasasının 30.maddesi gereğince birleşen davacıya süre verilerek, re'sen harç tamamlatılması, harç ikmal edildiğinde yargılamaya devam edilmesi, aksi durumda dosyanın işlemden kaldırılması, davanın üç ay içinde yenilenmemesi halinde açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazların hükmen orman vasfı ile tapuya tescillerinden önce "zeytin ağaçlı tarla” vasfıyla tapuda kayıtlı oldukları, taşınmazların imar planı dışında kalıp etrafında meskun mahal bulunmadığı yönündeki Belediye imar ve şehircilik müdürlüğünün yazıları da dikkate alındığından taşınmazların arsa vasfında olduğunu kabul ederek değer belirlemesinin hatalı olduğu-Dava konusu taşınmazların, niteliğinin "arazi" olarak değerlendirilmesi ve taşınmazların sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tazminat istemine konu taşınmazın değerinin hesaplanması, bu şekilde taşınmazın değeri belirlenerek gerçek zararların saptanması, Yargıtay bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı da dikkate alınarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.