Karışık meyve bahçesi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinin isabetli olduğu- 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 25. maddesine 6495 saylı Kanunun 27.maddesi ile eklenen son fıkra hükmü gereğince, öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde kamu yararı kararının ilan edilip edilmediği ve ilan edilmişse tarihi tespit edilip, taşınmazdaki yapının bu ilan tarihinden önce mi, sonra mı yapıldığının tespiti açısından ilan tarihi ve öncesine ilişkin uydu görüntüleri ile hava fotoğraflarının ilgili resmi kuruluşlardan getirtilmesi, bu şekilde tespit mümkün olmazsa, bu yapının teknik durumları ve gerektiğinde tanık anlatılarına göre yapılış tarihleri tam olarak belirlenip, sonuçta ilanın hiç yapılmadığı ya da yapının ilandan önce inşa edildiğinin tespiti halinde yapı bedeline hükmedilmesi gerektiği-
Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın mülkiyetinin ve buna bağlı olarak tasarruf hakkının, üzerinde bulunduğu arza bağlı olduğu-
Kesinleşen ortaklığın giderilmesi davasından sonra, paydaşlardan birinin dava konusu taşınmaz üzerindeki yapının kendisine ait olduğunu ileri sürerek açtığı davanın, mukdesatın tespiti niteliğinde değil, mukdesat bedeli sebebiyle davalıların hisselerine düşen miktarın fazla kısmı bakımından sebepsiz zenginleştikleri iddiasına dayalı eda nitelikli alacak davası niteliğinde olduğu, sebepsiz zenginleşmeye dayananın dava hakkı ve zamanaşımı başlangıç tarihinin ortaklığın giderilmesine onu taşınmazın satışının yapılıp bedelinin taşınmaz maliklerine ödendiği tarihte başladığı-
El atmanın önlenmesi, ecrimisil ve yıkım isteği-
Taşkın olan binanın ana nüvesinin paylı mülkiyete tabi olan parsel üzerinde kaldığı, davalıların murisinin anılan taşınmazda paydaş olduğu, taşkınlık imar uygulaması ile oluştuğundan binanın TMK. 684. maddesi hükmü uyarınca zeminin mülkiyetine tabi olacağı-
Bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak, üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan yapı inşaa eden kişinin kusurlu sayılamayacağı-
Dava konusu taşınmaz halen davalıların murisi adına kayıtlı olup, tüm dosya kapsamından taşınmaz üzerindeki evin davalıların murisi ile birlikte çalıştıkları dönemde  davacı tarafından yapıldığı, daha sonra aralarında düzenlenen protokolde de evin davacıya bırakıldığının kabul edildiği, davacının bu evi davalılar murisinin bilgisi dahilinde yapıp bu evde oturduğu, bu durum karşısında ev yönünden davacının iyi niyetli olduğu kabul edilerek, buna göre hüküm kurulması gerekeceği-
Takip hukukunda, asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun mutlaka meskeniyet şikayetinde bulunduğu yerde veya o yere yakın bir yerde meskeninin bulunmasının zorunlu olmadığı; bu nedenle borçlunun daha mütevazi niteliklere sahip yerlerde haline münasip meskeni edinebileceği miktarın belirlenmemesinin doğru görülmeyeceği-
E.tmanın önlenmesi, kal ve tapu iptali davalarında İmar Kanunu hükümlerinin de gözönünde bulundurularak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği-
Dava, 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak tapudan terkini istemine ilişkindir...

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.