Mahkemece, davalının dayandığı avukatlık sözleşmesinin sonradan düzenlenmesi mümkün olduğundan tek başına alacağın varlığını kanıtlayamayacağı-
Davacı avukatın, vekalet görevinden azlini haklı kılan herhangi bir neden bulunmadığı, vekil konumundaki davacının, 'davanın sonucu bakımından umutlu olmadığı ve hakimin taraflı olduğu konusundaki izlenimlerini' gönderdiği notla müvekkili ile paylaşmasının olağan olduğu, söz konusu yazıda yer alan sözlerin, azli gerektirecek ve taraflar arasındaki güven ilişkisini ortadan kaldıracak nitelikte bulunmadığı, Avukatlık Kanunu'nun 174/2. maddesi gereğince, haksız azledilen avukatın, takip ettiği her dava ve takip için avukatlık ücretinin tamamına hak kazanacağı, davacının, sözleşme gereği ve ayrıca ticaret mahkemesinin dosyasında hesaplanan avukatlık ücretine hak kazandığı gerekçesiyle, davalının icra takibine karşı yaptığı itirazın iptaline ve asıl alacak, harç, icra takip masrafları ve avukatlık ücreti gibi ferileri ile birlikte toplam miktar üzerinden çıkarılan depo kararı üzerine, belirlenen tutar mahkeme veznesine yatırıldığından, iflas davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Vekilin azlinin haksız olduğu, avukatın tüm iş ve işlemlere dair talep ettiği akdi ve yasal (karşı yan) vekalet ücretine hak kazandığı olayda taraflar arasında yazılı bir avukatlık ücret sözleşmesi bulunmadığından takip ettiği davadaki harca esas değerin Avukatlık Kanununun 164/4. maddesi gereğince, %10’u ile %20’si arasında nispi (yüzde) olarak yapılacak hesaplamaya göre belirlenmesinin gerektiği- Davada taraf sıfatı olmayan müdahilin ve hakkında hüküm kurulmadığından temyiz hakkı bulunmayıp, temyiz dilekçesinin reddinin gerektiği-
Mesleki veya ticari amaçla hareket etmeyen kişilerle vekalet verdikleri avukat arasında doğan uyuşmazlığa tüketici mahkemesinde bakılacağı-
Sulh nedeniyle taraflar arasındaki vekalet ilişkisine dayalı avukatlık ücret alacağına ilişkin davada tarafların sulh olmaları halinde avukatın vekalet ücretinin, sulh olunan miktar belli değilse; gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar, sulh olunan miktar tespit edilemezse vekil ile vekil eden arasında varsa yazılı sözleşme , sözleşme yok ise Avukatlık Kanunu'nun 164/4. maddesi gereğince harcı ödenen dava değeri üzerinden hesaplanması gerektiği- Davanın sulh ile sonuçlanması halinde her iki taraf avukatlık ücretinin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olacağı ve bu durumda avukatın hem akdi hem karşı yan vekalet ücretinin tamamına hak kazanacağı- Sulh olunan miktarı ispat etme külfetinin davacı avukatta olduğu- Avukatın da imzasının bulunduğu bir sulh sözleşmesi bulunmaması nedeniyle eldeki gerçek sulh miktarının tespit edildiğinden bahsedilemeyeceği bu nedenle avukat ile vekil edeni arasında yazılı bir avukatlık ücret sözleşmesi bulunmadığına göre vekalet ücretlerinin Avukatlık Kanunu'nun 164/4. maddesine göre belirlenmesi gerektiği ödenecek olan akdi vekalet ücretinin, iş mahkemesinde açılan dava için harçlandırılmış olan dava değerinin %10’u ile %20’si, icra dosyası için ise takibe konu edilen asıl alacağın %10’u ile %20’si arasındaki bir oran üzerinden mahkemece takdir edilerek, tespit edilerek tahsil edilmesi gerektiği - Hasma yüklenen vekalet ücretinin hesaplanmasında, iş mahkemesi dosyasında harçlandırılmış olan dava değerinin ve icra takibine konu edilen asıl alacağın esas alınması gerektiği-
Avukatlık ücretine ilişkin davanın kısmı dava olarak açılabileceği-
Akıl hastalığı sebebiyle hacir altında bulunan kısıtlının yaptığı avukatlık ücret sözleşmesinin geçerli olmadığı–
Davacının isteminin açıkça davalının görevi ihmal veya kötüye kullanma şeklinde ortaya çıkan haksız eyleme dayandığı, bu nedenle uyuşmazlığın avukatlık sözleşmesinden ve ücretinden kaynaklanmadığı, davanın çözümünde avukatlık yasasında tanımlanan avukatlık sözleşmesine ve ücretine ilişkin kuralların uygulanmayacağı, aksine borçlar hukukunun konuya ilişkin genel hükümlerinin uygulanması gerektiği , bunun da yargı yetkisine sahip genel mahkemelerin görev alanı içerisinde olup, görevi yasa ile sınırlı olarak belirlenen hakem yoluyla çözümlenemeyeceği-
Davacı avukatın iddia ettiği alacağın varlığı ve miktarı ancak yargılama sonunda belirlenebilecek durumda olup, vadesi gelmiş borçtan söz edilemeyeceği- İhtiyatı haciz kararı verilebilmesi için gerekli yasal şartların oluştuğu da ispat edilmemiş olduğundan, ihtiyati haciz kararı verme koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceği, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu belirtilmiş ise de itirazın iptali davalarında davaya konu edilen icra takibinde istenilen alacak tutarı ile bağlı olan mahkemece dava reddedilmiş olup direnmeye konu olan bu miktar kararın verildiği tarih itibariyle temyiz kesinlik sınırının altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.