Davacının isteminin açıkça davalının görevi ihmal veya kötüye kullanma şeklinde ortaya çıkan haksız eyleme dayandığı, bu nedenle uyuşmazlığın avukatlık sözleşmesinden ve ücretinden kaynaklanmadığı, davanın çözümünde avukatlık yasasında tanımlanan avukatlık sözleşmesine ve ücretine ilişkin kuralların uygulanmayacağı, aksine borçlar hukukunun konuya ilişkin genel hükümlerinin uygulanması gerektiği , bunun da yargı yetkisine sahip genel mahkemelerin görev alanı içerisinde olup, görevi yasa ile sınırlı olarak belirlenen hakem yoluyla çözümlenemeyeceği-
Davacı avukatın iddia ettiği alacağın varlığı ve miktarı ancak yargılama sonunda belirlenebilecek durumda olup, vadesi gelmiş borçtan söz edilemeyeceği- İhtiyatı haciz kararı verilebilmesi için gerekli yasal şartların oluştuğu da ispat edilmemiş olduğundan, ihtiyati haciz kararı verme koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceği, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu belirtilmiş ise de itirazın iptali davalarında davaya konu edilen icra takibinde istenilen alacak tutarı ile bağlı olan mahkemece dava reddedilmiş olup direnmeye konu olan bu miktar kararın verildiği tarih itibariyle temyiz kesinlik sınırının altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesinin miktar itibariyle mümkün olmadığı-
Avukatın, aksine sözleşme yoksa; işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemeyeceği- Haksız azil halinde olduğu gibi, avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de, işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukatın, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebileceği- İşin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğu karine olarak kabul edilmeli, bunun aksini ileri süren, başka bir ifade ile müvekkilinden masraflar için avans almadığını iddia eden avukatın da, bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu- Davacı avukatın alacağı talep etmesi için alacağın muaccel olması ve muaccel alacağın ödenememesi halinde istifanın haklı, henüz muaccel olmamış bir alacağın istenmesi halinde de istifanın haksız olacağının kabulü gerektiği-
Vekâlet sözleşmesi ile avukat işini doğruluk kurallarına göre özenle yapıp, mesleğinin gerektirdiği biçimde yerine getirdiği takdirde ancak o zaman sorumluluktan kurtulacağı; davalı avukatın süresinde yetkili mahkemeye başvurmaması nedeniyle davacının maddi zarara uğradığı, ancak bu eylemin yalnız başına manevi tazminatı gerektirmeyeceği-
Davacı avukat ile müvekkili davalı arasındaki vekalet ilişkisinin, davalı tarafından haklı ya da haksız feshedildiği tespit edilmeden davalının vekalet ücreti ödemekle yükümlü olup olmadığına karar verilemeyeceği-
Azil ve feshin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü olmadığı- Haklı azil ve fesih halinde, ancak fesih tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebileceği; vekalet ilişkisi bir bütün olup azil ve feshin, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceği- Azil tarihinde davacı hakkında yürütülen soruşturmanın güven sarsıcı olduğu sabit olup, haklı azil sonucunu doğurduğu anlaşıldığından ve azil tarihinde kesinleşmiş iş bulunmamasına göre davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kural olarak; sözleşmeden doğan alacak zamanaşımının, alacağın muaccel olduğu anda işlemeye başlayacağı- Muacceliyet kavramı, alacaklı tarafından (alacağın) talep ve dava edilebilir hâle gelmiş olma anlamını taşıdığından, öncelikle doğmuş bir alacağın varlığı gerektiği- Bu anlamda, kural olarak, ifa anının gelmesine borcun muaccel olması denilebileceği- Alacaklının ancak bundan sonra alacağını dava edebileceği ve alacak için zamanaşımı süresinin de bu andan itibaren işlemeye başlayacağı- Bir iş görme sözleşmesi olan avukatlık sözleşmesinde de ücretin, aksine bir anlaşma olmadığı takdirde, işin tamamlanması (hukuki yardımın konusu bir dava ise, davanın kesin hükme bağlanması, bir icra takibi ise takibin sonuçlanması veya aciz vesikasına bağlanması suretiyle) ile muaccel olacağı- Bununla birlikte avukatın üzerine aldığı iş sonuçlanmadan haksız azil, haklı istifa, vekilin ölümü veya ehliyetini kaybetmesi sebebiyle sözleşme sona ererse, muacceliyet sona erme ile birlikte gerçekleşeceği- Eldeki uyuşmazlığa konu dava ve işlerin kesinleşme ve sair suretle tamamlandığı, davacı avukat tarafından en son yapılan işlemin 02.02.2006 tarihinde icra dairesince satışın düşürülmesine ve satış defterinin kapatılmasına karar verilmekle sona erdiği, dolayısıyla bu tarih itibariyle vekâlet ücreti alacağının muaccel hâle gelip zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı açık olup dava tarihi olan 15.06.2011 tarihine kadar BK’nın 126. maddesindeki beş yıllık süre dolmuş ve tüm alacak iddialarının zamanaşımına uğramış olduğu- Avukatın üzerine aldığı işler sonuçlandıktan sonra gerçekleşen azlin zaten muaccel hâle gelmiş bu işler yönünden zamanaşımının hesabında etkisi bulunmadığı-
Azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde, müvekkilin avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü olmadığı, avukatın bu durumda ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebileceği; haksız azil halinde ise avukatın, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahip olduğu- Davacı avukat ile davalıya velayeten babası tarafından ortaklığın giderilmesi davası ile ilgili olarak düzenlenen avukatlık ücret sözleşmesinin bağlayıcı olduğu ve bu kişiler arasında geçerli olduğu; buna göre azilden önce sonuçlanan ortaklığın giderilmesi davası ile ilgili olarak davalı yönünden taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davacının sadece akdi vekalet ücreti talep ettiği de dikkate alınarak gerekirse bilirkişi marifetiyle hesaplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken sadece maktu vekalet ücretine verilmesine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Sözleşmede kararlaştırılan tarihte davalının (500.000 USD olarak kararlaştırılan) avukatlık ücretini ödeme borcu muaccel hâle geldiğinden, sözleşmeye uygun şekilde ücret ödemesinin yapılmaması nedeniyle avukatın istifa etmesinin haklı bir istifa olduğu- Davalı, davacı avukatın takip ettiği dava konusu iş kendisi lehine sonuçlandıktan ve vekâlet ücreti borcu çekişme konusu olduktan sonra "avukatın söz konusu yargılama işini gereği gibi ifa etmediği savunmasında" bulunmuşsa da, bu gerekçeye dayanarak bir azil iradesi ortaya koymamış olduğu- Vekâlet sözleşmesi davacı avukatın istifasıyla sona ermiş olup davacı avukatın menfaat çatışması olan kişinin avukatlığını üstlenerek güven sarstığı ve bu nedenle de ücrete hak kazanamayacağı belirtilmişse de, istifadan sonraki dönemde tezahür eden hususların muaccel olmuş dava konusu alacağa tesir etmeyeceği- Aynı davada karşı tarafın vekilliğinin üstlenildiği dosya yönünden davacının vekâlet ücretine hak kazanıp kazanılmadığı hususunun eldeki davanın konusu olmadığı- "Sözleşmede açıkça bir ödeme tarihi kararlaştırılmış olsa da, avukatın vekâlet ücreti alacağının doğması için takip edilen işin kesinleşmesi gerektiğinin göz ardı edilemeyeceği, davacının henüz kadastro mahkemesi kararı kesinleşmeden, o davaya konu taşınmazlarla ilgili olarak hak iddia eden üçüncü bir kişiden vekâletname alarak taraflar arasındaki güven ilişkisini sarstığı gibi müvekkilinin kadastro mahkemesinde elde ettiği kazanımlarını ortadan kaldırma ihtimali bulunan bir yargılamayı karşı taraf lehine yürütme işini üstlenerek çatışan menfaatleri temsil yasağını ihlâl ettiği, bu nedenlerle istifasının haklı olduğundan bahsedilemeyeceği, haksız istifa anında ücret iddiasına konu iş henüz kesinleşmemiş olduğundan avukatın herhangi bir ücret talep edemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.