a- Davacı ile evlilik birliği devam ederken, davalı le birlikte olan davalı aleyhine boşanma davasında, boşanma kararının özetlenen içeriğine göre eldeki davaya konu edilen eylem nedeniyle tazminata hükmedilmesi karşısında aynı eylem nedeniyle yeniden manevi tazminata hükmedilmesinin mümkün olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalı yönünden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği- b- Evlilik birliği devam ederken, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalının bu eylemi nedeniyle davacının manevi tazminat isteminde bulunup bulunamayacağı-
Evlilik birliği devam ederken başka bir şahısla "imam nikahlı" olarak birlikte yaşayan kadına, bu durumun dava tarihinden sonra gerçekleşmiş olması nedeniyle kusur yüklenemeyeceği- Kadının "komşusu ile yolda samimi şekilde yürürken görüldüğü, yine pastaneden birlikte çıktıkları ve iş yerindeki erkeklerle çokça vakit geçirdiği ve onlardan para istediği", erkeğin ise, "kadına fiziksel şiddet uyguladığı, kazandığı parayı alkol alımı için kullanması sebebiyle evin ihtiyaçlarını karşılamadığı" anlaşıldığından, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve bu sonuca ulaşılmasında tarafların "eşit kusurlu" olduklarının kabulü gerektiği- Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği- Tazminat ve nafaka talepleri hakkında hüküm kurulmamasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Artık değere katılma alacağı isteği-
Eşlerin sadakat yükümlülüğü evlilik birliği süresince geçerlidir ve boşanma yönünde oluşan karar kesin hüküm halini alıncaya kadar bu yükümlülüğün devam edeceği ve ortaya çıkan bu yeni hadisenin, kadının davasının sonucunu ve tarafların kusur durumları ile boşanmanın fer'i sonuçlarını etkileyeceği-
Sadakatsiz olan davacının kendisine evden kovan davalıdan "daha fazla" kusurlu kabul edilmesi gerektiği- Az kusurlu olan davalının, davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında davalı bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığından TMK. mad. 166/2 uayrınca boşanmaya hükmedilmesi gerektiği- Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği (HMK mad. 141/1)- Davalı kadın cevap dilekçesinde maddi ve manevi tazminatlar ile yoksulluk nafakası yönünden bir beyanda bulunmamış, ön inceleme duruşmasından sonra maddi ile manevi tazminat ve yoksulluk nafakası talebinde bulunmuş, davacı tarafın ise bu taleplere yönelik açık muvafakati olmadığından, bu taleplerin iddianın ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu-Usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmadığından, tazminat ile yoksulluk nafakası talepleri hakkında "karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık; dosya kapsamı ve toplanan delillere göre davalı kadın eşin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğuna ilişkin davacı iddiasının ispat edilip edilmediği, buradan varılacak sonuca göre tarafların boşanmalarına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya Teb. K. mad. 21/2 uyarınca tebligat çıkartılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dosya kapsamından tarafların birbirlerine karşılıklı hakarette bulundukları, kocanın davacı kadına birçok kez şiddet uyguladığı, davacı kadının da sadakatsiz davranışlarda bulunduğu dolayısıyla eşlerin birlikte yaşamaya zorlanamayacağına-
Davalı erkeğe kusur olarak yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı vakıasının, güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu; güven sarsıcı davranış vakıasından sonra evlilik birliğinin uzunca bir süre daha devam etmesi sebebiyle kadın tarafından affedildiğinin kabulü gerekeceğinden davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinin tabii olduğu, ancak davalı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre dahi boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminatın çok olduğu-
HGK. 08.10.2019 T. E: 4-203 , K: 1002-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.