İki tarafın da kısmen haklı çıkması halinde yargılama giderlerinin taraflar arasında paylaştırılacağına ilişkin HUMK’un m.417/1 ikinci cümlesinin yargılama harçları için uygulanmayacağı-
Şirketin ihyasına ilişkin kararın TTK. m. 547 kapsamında "ek tasfiye" niteliğinde olup olmadığı, ihyasına karar verilen şirkete TTK. m 547/2 kapsamında tasfiye memurunun atanıp tescil ve ilanına karar verilmesinin gerekip gerekmediği-
Davacıların, TMK' nun 506. maddesi kapsamında saklı pay sahibi olarak sayılan kişilerden olmayıp mirasbırakanın çocuksuz ölümü sebebiyle kanuni mirasçı durumunda oldukları, mirasbırakanın mal kaçırma iradesi bulunsa idi davacıların hukuki konumları gözetilerek temlikin satış yoluyla değil, bağış şeklinde gerçekleştirilmesinin gerekeceği, böylesi bir durumda da, davacıların tenkis davası açma haklarının bulunmayacağında kuşku olmadığı, her ne kadar, bedeller arasında fark var ise de, bu hususun başlı başına muvazaa olgusunun varlığını göstermeyeceği, kaldı ki, tüm dosya kapsamından 25 yıl süreyle birlikte yaşadığı davalının murisine minnet duygularıyla yapılmış bir temlik olduğu, öyle ise, bu taşınmaz hakkındaki davanın da reddine karar verilmesi gerekeceği-
İpotekli taşınmazın paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibi sonucunda ihale bedelinden dahili davalıya herhangi bir bedelin kalmadığı anlaşıldığından, bölge adliye mahkemesince dahili davalı yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve davacının davayı açmakta haklı olduğu dikkate alınarak, taşınmazın devri işleminde tarafların yerleşim yeri adreslerine göre komşu olmaları, devir işleminin davalıya yapılan dava dilekçesi tebliğinden kısa bir süre sonra yapılmış olması, taşınmazın ipotekli haliyle temlik alınması, dahili davalının da ticaretle uğraşması gibi nedenler değerlendirildiğinde dahili davalının iyiniyetli kabul edilemeyeceği, bu nedenle yargılama giderlerinden sorumluluğuna gidilmesi gerektiği-
9. HD. 10.07.2018 T. E: 2016/6339, K: 15029-
Davanın, tasarrufun iptali talebine ilişkin olup, davanın niteliğine göre borç miktarının ya da iptali talep edilen tasarrufa konu malın değerinden hangisi az ise ona göre harç alınması gerekeceği-
TBK mad. 19 uyarınca "dava konusu işlemlerin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı işlemin iptali" istemine ilişkin açılan davalarda, davacıların (borçlulardan alacaklı olmaları) hukuki yararlarının olması ve muvazaa olgusunun tesbiti için iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra yapılması gerektiği-
8. HD. 19.11.2015 T. E: 2014/7901, K: 20749-
Davacı-alacaklının "alacağının çeklerin keşide tarihinden önce doğduğunu" tanık dinleterek kanıtlayabileceği–
Tasarrufun iptali davasının; borçlu tarafından alacaklısını zarara uğratmak kastıyla gerçekleştirilen tasarruftan zarar gören alacaklının, borçlunun mal varlığından çıkarmış olduğu, mal ve hakların veya bunların yerine geçen kıymetlerin, tekrar borçlunun mal varlığına geçmesini sağlamak ve bu yolla alacağını elde etmek amacıyla açtığı dava olduğu- Tasarrufun iptalinin sadece, bu davayı açan alacaklının, kendisini zarara uğratmak kastıyla hareket eden borçludan cebri icra yoluyla alacağını tahsiline olanak sağlayan bir yol olduğu-Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için; alacaklının borçluda gerçek bir alacağının olması, borcun tasarruftan önce doğması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması ve borçlu hakkında alınmış aciz belgesinin bulunmasının gerekli olduğu-Davacının alacağının "gerçek bir alacak olmadığı" iddiasının davalı borçlu tarafından ispatlanması gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.