12. HD. 01.11.2023 T. E: 2283, K: 6940
Borçlu tarafından borcun doğumundan sonra oğluna yapılan hisse satışlarından sonra, davalı-üçüncü kişi oğul tarafından devir yapılmadığından, TBK. mad. 19 uyarınca açılan davada, bu satışların muvazaalı olduğunun kabulüne karar verilmesi gerektiği- Borçlu tarafından önce oğluna, üçüncü kişi oğlu  tarafından da, borçlu ve üçüncü kişinin muhasebecisi olan, taşınmazların bulunduğu yerde oturan ve apartman yöneticiliği yapan dördüncü kişiye devredilen bağımsız bölümler yönünden de davanın kabulü ile davacıya haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında; alacaklı davacının alacağının gerçek olması, kesinleşmiş bir icra takibi bulunması, alacaklının İİK.'nın 105. veya 143. maddesi uyarınca kat’i veya geçici aciz belgesi sunması, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olmasının dava ön şartlarından olduğu-
Sanık hakkında icra dosyasında takip başlatıldığı, sanığın kendisine intikal eden bağımsız bölümün 1/6 hissesine sahip olduğu, söz konusu taşınmazı sanık ve diğer maliklerin ..'ya devrettikleri, söz konusu taşınmazın sanık ve diğer maliklerine devrettikleri sırasında taşınmaz üzerinde ipotek kaydı olmadığı, söz konusu taşınmazın ...'ın üzerine tescilinden sonra 'ya ait kredi/borç sözleşmesi nedeniyle banka lehine ipotek işlemi tesis edildiği anlaşılmakla; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanığın icra takibinin kesinleşmesinden sonra takip borcunun ödeme yeterliliği uygun nitelikteki taşınmazdaki hissesini alacaklısını zarara sokmak kastıyla ..'a devretmesi şeklindeki eyleminin üzerine atılı suçun unsurlarının oluşturduğu-
Taksim tamamlanmadan terekedeki bir mal hakkında açılacak istihkak davası ile terekenin yazım ve tespiti davalarının, malın bulunduğu yerde, mirasçılık belgesi verilmesi davasının mirasçıların her birinin sakin olduğu yerde, bu iki halin dışındaki davaların ise, miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesinde görülmesi ve bu kesin yetkinin, mahkemenin her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekeceği-
Bir davada zamanaşımı ya da hak düşürücü sürenin geçtiği iddiası varsa, bu savunma sebebinin HUMK. m. 77 ve 221 gereğince diğer itiraz ve defilerden önce incelenmesi gerekeceği, çünkü, zamanaşımı definin ya da hak düşürücü süre itirazının kabulü halinde bu nedenle dava reddedileceğinden, artık diğer itiraz ve defilerin incelenmesine gerek kalmayacağı, kaldı ki hak düşürücü süre mahkemece kendiliğinden inceleneceğinden bu konuda tarafların itirazlarının bulunup bulunmamasının da önemli olmayacağı-
Temyize konu olayda, davacı 3. kişi ile borçlu arasında danışıklı işlem olduğu davalı alacaklı tarafından iddia edilmesine rağmen, davalı alacaklının delil olarak dayandığı ticaret sicil kayıtlarına göre borçlu ile üçüncü kişi şirket arasında organik bağ olmadığı, üçüncü kişi şirketin borcun doğumundan önce kurulduğu, borçlunun haciz adresinde faaliyetine devam ettiğine dair bir bilgi ve belge sunulmadığı anlaşılmakla, muvazaa iddiası ispat edilemediği gibi, dayanılan delillerle karinenin aksinin de ispatlanamadığı, aksine, davacı üçüncü kişinin delil olarak sunduğu ve usulüne uygun tutulan defterlerinde kayıtlı olan borçlu ile yaptıkları sözleşme devir bedelinin yatırıldığına dair banka dekontu ve faturalar üçüncü kişinin lehine olan karineyi desteklediğinden, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın kabulü gerekeceği-
Davacı 3. kişinin dayandığı ayırt edici özellikleri bulunmayan faturalar ve vergi levhasının mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı-
İ. sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmeler olduğu ve koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığının kabul edilmesi gerektiği- İ.lı işleme dayalı davanın şekle bağlı olmayan yazılı delille ispatı gerektiği- Borç ilişkisinin kaynağının davacının ve davalının imzasını taşıyan "sözleşme'' başlıklı belgeye dayandırdığı, inançlı işlem olgusunun varlığının imzası inkar edilmeyen bu belge ile sabit olduğu ve davalı tarafından ibraz edilen dekonta göre ödeme yapılarak kredi borcunun kapatıldığı anlaşılmakla ve TBK. mad. 97 uyarınca, kendi edimini yerine getirmeyen, karşı edimin ifasını isteyemeyeceğinden, davalı tarafından bankadan çekilen kredi için dava dışı kişi tarafından yapılan geri ödemelerin bilirkişi raporu ile tespit edilmesi ve kalan kısım açıkça saptanarak mahkeme veznesine depo etmeleri için davacılara önel verilmesi, depo ettikleri takdirde sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Taleple bağlı kalınarak ilk kayıt maliki olan davacı için tapu iptal ve tescil hükmü kurulması gerekirken diğer davacı adına tapu iptal ve tescil hükmü kurulmasının da isabetsiz olduğu-
TMK 28. maddesi uyarınca ölmekle kişiliği son bulan miras bırakan adına tescil kararı verilemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.