Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceği- Davalıya mirasbırakan tarafından temlik edildiği beyan edilen taşınmazlara ilişkin tüm kayıtların ve dayanak belgelerinin, dava konusu edilen taşınmazın şirkete geçişi ve şirketten davalıya geçişine ilişkin akitler ile tüm kayıtların ile şirket belgelerinin mercilerinden getirtilmesi, mirasbırakan tarafından düzenlendiği ileri sürülen vasiyetnamenin getirtilerek incelenmesi ve miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların bulunması halinde nitelikleri ve değerleri bakımından uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı yoksa mal kaçırma amacının mı üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturularak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescilin yolsuz bir tescil hükmünde olduğu- Tapuda yapılan temlik ve tesciller illi işlemler olduğundan tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise tapu kaydının da TMK. mad 1025 hükmüne göre iptali gerekeceği- Muvazaalı sözleşmeler yapıldığı andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurmayacağından açılan dava sonunda verilen kararın yenilik doğurucu bir hüküm değil, açıklayıcı bir hüküm durumunda olduğu- Muvazaanın varlığını iddia eden tarafın veya bunların ardılı sıfatı ile hareket eden, başka bir anlatımla sözleşmenin yanlarından birine teb'an dava açan kişinin TMK. mad. 6 gereğince bu iddiasını isbat etmek zorunda olduğu- Senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiasının HMUK. mad. 288 ve 290. uyarınca ancak yazılı delille kanıtlanabileceği ve sözleşme aynı kanun mad. 293 hükmünde sözü edilen yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi muvazaanın yazılı delille isbat edilmesi gerekeceği- 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararında taraf muvazaası ve takma ad ( namı-müstear) davalarında iddianın ancak yazılı delille kanıtlanabileceğinin kabul edildiği-
Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı, davacının iddiasını isbata yarar dosyaya sunulmuş başkaca bir delilin de bulunmaması dikkate alınarak davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı dâhili davalının payını kötüniyetle aldığı iddiasını kanıtlayamamış olduğundan tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden önalım hakkının kullanılıp kullanılmayacağı sorularak, kullanılacağının beyan edilmesi halinde önalım bedelinin depo edilmesi için imkân ve uygun süre verildikten sonra oluşan duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçluların adlarına kayıtlı bulunan ve haklarında devam eden icra takibi nedeniyle üzerlerine haciz ve ipotek konulmuş bulunan taşınmazların, bu haciz ve ipotek miktarları dikkate alınarak, değerleri saptanıp, şikayet tarihindeki mal varlığının borcu karşılar miktarda bulunup bulunmadığı araştırılıp, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekeceği-
Davalı Kurumun 20/02/2014 tarih ve 2890415 borç bildiren işlemin iptaline, borçlu olmadığının tespitine-
Belirsiz alacak davasında davacının talebini arttırmasına ilişkin dilekçesi ıslah niteliğinde olmayıp, dava değerinin belirlenmesine yönelik olup eksik harcın tamamlandığının da dosya kapsamıyla sabit olduğu; hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinden davacıların miras paylarına isabet eden değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Muhdesatın aidiyetinin tespiti, tazminat ve elatmanın önlenmesi davasında, davaların konularının farklı olması nedeni ile taraflar arasında kesin hüküm oluşturmayacağı-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde bedel ve ecrimisil istekleri-
Bakım borçlusu davalının bakım borcu altında olduğu davacıya karşı akit gereğince üstlendiği yükümlülüğü yerine getirmediği ve çekişme konusu taşınmazı davalıdan satın alan diğer davalının ise durumu bilen ve bilmesi gereken konumda olduğu ve TMK.nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı saptanarak ve bu olgu mahkemece benimsenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.