Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davanın “muris muvazaası” hukuksal nedenine dayanılarak açıldığı; murisin yeğeni olan davacının yasal mirasçılığı veraset ilamı ile sabit olup, muris muvazaasına dayalı dava bakımından dava ehliyetinin bulunduğu-
İİK’nun 97. maddesine göre istihkak iddiasında bulunan 3. kişinin dava açması gerekirken gerek İcra Müdürlüğü’nün yanlışlıkla alacaklıya süre vermesi gerekse alacaklı tarafından kendiliğinden istihkak iddiasının kaldırılması için dava açmasının, 3. kişide olan ispat yükümlülüğünün yerini değiştirmediği gibi açılan davanın reddini gerektirmeyeceği-
Davacının davalı ... adına yapılan menkul değerlerin borçlunun parası ile yapıldığı iddiası yani namı müstear niteliğinde olduğu ve terditli bir taleple açıldığı, bu sebeple BK'nun 19.maddesine göre de dava açmasında bir engel bulunmamakla birlikte, davacı alacaklının alacağının ipotek ile güvence altına alınmış olması nedeni ile her iki dava içinde davacı alacaklının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığı-
Gizli bağış niteliğindeki olaya muris muvazaası hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı; bu olayda koşulların varlığı halinde tenkis hükümlerinin uygulanacağı-
22. HD. 11.10.2018 T. E: 12391, K: 21818-
Vekilin, vekalet yetkisini, kasten vekil edenin zararına, kendisinin ya da düşünce ve çıkar birliğine girdiği kişi veya kişiler yararına kullandığı taktirde yapılan işlemin, vekalet verenleri bağlamayacağı, vekalet verenin, TMK’nun 2. maddesinde yazılı doğruluk dürüstlük ilkesinin doğal bir sonucu olarak, her zaman sözleşmenin feshi ile buna dayalı olarak yapılan işlemlerin ortadan kaldırılmasını isteyebileceği – Vekil ile sözleşme yapan karşı taraf, TMK’nun 3. maddesi anlamında iyiniyetli ise, diğer bir anlatımla, vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa vekili ile yaptığı sözleşmenin geçerli olduğu ve vekil edeni bağladığı, vekil, vekalet görevini kötüye kullansa da bu durumun vekil ile müvekkili arasında bir iç sorun olarak kalacağı, sonuçta vekil ile sözleşme yapanın elde ettiği haklara etkili olmayacağı, yapılan sözleşmenin bu nedenle iptali istenemeyeceği–
Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-
Davacının, taraf olmadığı işlemde muvazaa iddiasını her türlü kanıtla isbat edebileceği–
Önalım hakkına konu olayda, işlemin tarafı olmadığından, davacının muvazaa iddiasını tanık dâhil her türlü delille kanıtlayabileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.