Gerçek bedeli alınmak suretiyle yapılan satışlarda, temlikin mirasçıdan mal kaçırma amacıyla yapıldığından söz edilemeyeceği- Satışa konu edilen bir malın devrinin ise belirli bir bedel karşılığında yapılacağı, ancak, bedelin mutlaka para olması şart olmayıp, belirli bir hizmet, bakım veya emeğin de "semen" olarak kabul edilebileceği- Eşlerin birbirilerine bakıp destek olmaları evlilik birliğinin bir gereği olduğundan, eşin normal bakımın ötesinde özel bir ihtimam ve bakıma muhtaç olduğu, görev sınırının aşıldığı durumlarda yapılan bakım ve hizmetin "semen" olarak değerlendirilmesi gerektiği- Murisin ilk eşinin ölümünden sonra tanıştığı davalı ile aralarında resmi nikah olmasa da bir aile düzeni kurarak öldüğü tarihe kadar birlikte yaşadığı, Birlikte yaşadıkları dönemde muris tarafından davalının geçimi sağlandığı gibi kendisine bir daire satın aldığı, ayrıca davalının ilk eşinden olan çocuklarına maddi destekte bulunarak iş kurmalarına yardımcı olduğu, 2004 yılında başlayan birliktelik sonrasında mirasbırakana prostat kanseri teşhisi konulmuş ise de, murisin uzun süre kimsenin bakımına ihtiyaç duymadan normal yaşamını sürdürdüğü, her türlü işini kendisinin gördüğü, çalışmaya devam ettiği, ölmeden önceki son üç ila yedi aylık dönemde bakıma muhtaç hâle geldiği, yatağa bağımlı olduğu bu dönemde ise murisle sadece davalının değil çocuklarının da ilgilendiği ve kendisine bir yardımcı temin edilerek bakımının yapıldığı anlaşıldığından, davalının fiili evlilik birliğiyle bağlı olduğu murise son günlerinde destek olup ilgilenmesi son derece normal olduğu ve bakıma muhtaç olduğu bu kısa dönemde murise paralı bir bakıcı tutulmasının yanında kızlarının da ilgilendikleri gözetildiğinde, davalı tarafından yapılan bakım ve hizmetin normal bir bakımın ötesinde kabul edilerek, "ivaz" olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı-  Mirasbırakanın sosyal güvencesinin bulunduğu ve emekli maaşı aldığı, herhangi bir borcunun olmadığı, çok sayıda taşınmazın sahibi iken bunlardan üç ayrı taşınmazını 2009 ile 2010 yılları içerisinde üçüncü kişilere sattığı, böyle olunca mal varlığı ve geliri bulunan murisin içinde oturduğu evini davalıya satmasını gerektirir makul bir sebebin ve ihtiyacının söz konusu olmadığı, davalı tarafından yapıldığı ileri sürülen ödemelere dair bir belge sunulmadığı gibi ölümünden önce dava konusu taşınmaz dışında çok sayıda taşınmazını satan murisin terekesinden para çıkmadığı, hatta kredi kartı borcunun bulunduğu, davalıya yapılan devirlerde gösterilen bedeller ile taşınmazın gerçek değeri arasında ise fahiş fark bulunduğu, ayrıca mirasbırakanın davalı ile birlikte yaşamaya başladıktan sonra ilk eşinden olma çocukları ile arasının açıldığı anlaşıldığından, Mirasbırakanın, ilk eşinden olma davacı mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazı bedelini almadan birlikte yaşadığı davalıya temlik ettiği, tapuda gösterilen satışın "gerçek" bir satış olmayıp, "bağış" amacıyla yapıldığının kabulü gerektiği-
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü kişiye satarsa, satışı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı–
MK. 724’e dayalı “temliken tescil” davalarının sübjektif unsuru: “İyiniyet” (MK. 3)-
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 ve 115. maddesi gereği dava şartlarından olduğundan yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınması gerekeceği- Dava açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, TBK.19. (BK.18) maddesinden kaynaklanmakta olduğu, bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeksizin aile mahkemesi sıfatıyla uyuşmazlığın esastan incelenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava dilekçesinde taşınmazın dava dışı 3. kişilere satılmış olması ihtimalinde 3. şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk edeceğinden nakden tazmin talep edildiği de açıklanmış, taşınmazı satın alan 4. kişiye karşı dava yöneltilmemiş, o halde talep İİK 283/2 maddesine dayanılarak bedel tazmini talebine dayanmakta olup, bu durumda bedele dönüşen davada davalılar tazminat miktarı kadar tüm mal varlıkları ile sorumlu olduklarına göre İlk Derece Mahkemesince İİK'nın 281/2. maddesinin 2.cümlesi uyarınca icra dosyası ve borcun dayanağı olan belgeler getirtilip, incelenmek ve değerlendirmek suretiyle karar vermek gerekirken, "Davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin, yukarıda özetlenen dava dilekçesinden anlaşıldığı gibi ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin talebinin yargılamayı gerektirmesi, davanın esasını çözücü nitelikte haciz kararı verilemeyeceği anlaşılmakla yasal koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine" şeklinde değerlendirme yapılarak talebin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Alacaklının iflâs davasına müdahale ederek "iflâsa karar verilmemesini" istemiş olması halinde, hem davacının hem de davalının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak, takip konusu alacağın muvazaalı olmadığının saptanması halinde iflâsa karar verilmesi gerekeceği–
11. HD. 10.06.2016 T. E: 2761, K: 6448-
Sıra cetveline itiraz davalarının kural olarak, cetvelde kendilerine pay ayrılan ve dava sonucunda hukuki durumları etkilenecek olan üst sıradaki alacaklılara karşı açılacakları, bu davalarda takip borçlusunun davalı sıfatı olmadığından borçlu hakkında açılan davanın husumet yönünden reddinin gerekeceği-
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesinin iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesinin ve davanın süratle sonuçlandırabilmesinin öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmesi ile mümkün olacağı kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesinin usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabileceği boşanan eşlere tebligat yapılırken boşanmadan sonraki ikametlerinin belirlenmeden tebligatın eski eşe yapılmasının usulsüz olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.