8. HD. 11.10.2018 T. E: 2016/10632, K: 17126-
Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir hak olduğu, bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğacağı ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale geleceği, davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlaması gerekeceği-
Mirasçıları tarafından, «mirasbırakanın düzenlediği senedin muvazaalı olduğu» iddiasıyla -senet lehtarı ve hâmili aleyhine- olumsuz tesbit davası açılabileceği–
Taşınmaz rehni sözleşmesi kapsamında teslim edilen eklentilerin nelerden ibaret olduğu, bu eklentilerin halen taşınmaz üzerinde bulunup bulunmadığı, bulunmadığı takdirde başka adrese taşınıp taşınmadığı, mevcut hali ile kullanılabilir durumda olup olmadığının tespitinin gerekeceği-
Tamamlayıcı parça (mütemmim cüz) niteliğindeki taşınırlar hakkında istihkak davası açılabileceği-
İflâs masasından istenebilecek alacakların ‘iflâs alacakları’ ve ‘masa borçları’ olduğu, sıra cetveline bu alacaklardan ‘iflâs alacakları’nın geçirileceği, bir alacağın iflâs alacağı olarak kabul edilebilmesi için o alacağın iflâs açıldığı tarihte hukuken mevcut olması gerekeceği- (Alacağının dayanağı çekin keşide tarihi ve ibraz tarihinin iflâsın açılmasından sonraki bir tarihi taşıyan davacının, bu çekin iflâsın açılmasından önceki bir ilişkiden doğduğunu kanıtlayamaması halinde, bu alacağın sıra cetveline kaydının mümkün olmayacağı)–
Uyuşmazlıkta, davalının dava konusu edilen parsel ile aynı tarihlerde davacı ve dava dışı kardeşi adına da komşu taşınmazların alındığı yönündeki savunmasının değerlendirilmesi bakımından sözü edilen bu taşınmazların tapu kayıtları ile akitlerinin getirtilerek, çekişme konusu taşınmazın muris adına tescil edildiği tarihte davalının yaşının tespiti ile mirasbırakan tarafından davalıya yapılan temlikin savunmada ileri sürüldüğü üzere bir hakkın devri mi yoksa diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla mı yapıldığı hususunun tereddüte yer vermeyecek biçimde tespitinden sonra hüküm kurulması gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacı ile dava dışı arasında imzalanan belge göz önüne alındığında taraflar arasında inançlı işleme dayalı olarak devrin yapıldığı, öte yandan tüm dosya içeriği ve dinlenen tanık beyanları itibari ile de davalı ile dava dışı ve davacı arasında alacak-borç ilişkisinin bulunduğu, bu alacak-borç ilişkisi nedeni ile davalı ile dava dışı kişinin aralarında anlaşarak dava konusu taşınmazın temlik işleminin gerçekleştirildiği, yine dinlenen tanık beyanlarından da anlaşıldığı üzere davalının dava konusu taşınmazı ediniminde iyiniyetli olmadığı ortaya konduğundan davalının TMK 1023.maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı-
Dava dışı borçlunun 1998 tarihinde kurulan davacı şirkette 2000 yılından beri sigortalı olarak çalıştığı, davacı şirket temsilcisi ile borçlunun kardeş olmalarının tek başına muvazaayı göstermeyeceği ve davalı tarafın muvazaa iddiasını somut ve inandırıcı delillerle ispat edememesi halinde, davanın kabulü ile hacizli mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.