Hükmüne uyulan bozma ilamında davacının dava konusu ettiği payı yönünden davanın HMK 150. maddesi (HUMK 409. maddesi) gereğince işlemden kaldırılmasına ve sonuçta da açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmeksizin doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Ehliyetsizlik, vekâlet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat isteklerine ilişkin davada, miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilemeyeceği-  Miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı, böylece yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulması gerektiği-
İptali istenecek geçerli bir satış işlemi bulunmadıkça iptal davası açılamayacağı-
Mirasbırakanın gerçek irade ve amacının mirastan mal kaçırmak olduğu, bir başka ifadeyle temliklerin muvazaalı olduğu saptanmak suretiyle karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
7. HD. 22.12.2015 T. E: 36610, K: 26131-
vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Mahkemece "inşaat mühendisi", "hukukçu" ve "emlak alım satım işleinde uzman olan kişi"lerden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yerinde keşif yapılarak, dava konusu taşınmaz tasarruf tarihindeki gerçek değerinin saptanması gerekeceği–
«Muvazaa yoluyla şirket kurulup kurulmadığı»na ilişkin uyuşmazlığın icra mahkemesinde (tetkik merciinde) çözümlenemeyeceği-
Muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olmasının, yani muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşımasının gerekeceği, takip işlemlerinin hızlandırılmasının, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulmasının, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar olmadığı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında iptal ve tescil istemine ilişkin davalarda dava değeri, çekişmeli taşınmazın tamamının değeri üzerinden davacıların miras payına karşılık gelen değer olduğu-Miras bırakanın çekişme konusu taşınmazları, davacı çocuklarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı biçimde ikinci eş olan davalı ile davalının kardeşi olan diğer davalıya temlik ettiğinin saptandığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.